1999 depreminden sonra ilk kez bu kadar ciddi bir şekilde uyarıldık. 17 Ağustos depremini bugün bile hala ürpererek hatırlıyoruz. O gün bu şehrin ciddi bir deprem riski altında olduğunu en acı şekilde öğrenmiştik. Şehirlerimiz birbiri ardına yıkılmış ve 17 bin 500 insanımız o yıkıntıların altında kalarak hayatlarını kaybetmişlerdi. Felaketten kurtulanlar sadece kayıplarının acısını değil, her an başlarına yıkılma tehlikesi bulunan binalarıyla da baş başa kaldılar. O gün büyük bir acı yaşadık ama yeni acıların kapımızı çalması gerçeğinin gereğini hiçbir şekilde yapamadık. Dün yaşadığımız deprem bir kez daha gösterdi ki, yüksek bir felaket ihtimali önümüzde duruyor. Aslında 20 yıl önce yaşadığımız büyük felaket, bizim için önemli bir uyarıydı ve o günden başlayarak İstanbul için gelmesi muhtemel büyük bir depreme hazırlık yapmalıydık. Çünkü İstanbul’un ciddi bir deprem riski altında olduğunu en acı şekilde öğrenmiştik. Ama ne yazık ki 20 yıl boyunca depreme hazırlık anlamında en küçük bir adım bile atmadık.