Hiç sanmıyorum. Çünkü insanoğlu zihinsel ve düşünsel planda sürekli tekamül eden bir varlıktır.
Öyle anlaşılıyor ki tarihin değil ama, bizim kendimize biçtiğimiz rol bilime ve tarihsel tecrübeye meydan okuyan bir zihniyet sapmasına dayanmaktadır.
Sadece Cumhuriyet döneminden bu yana yaşanan tecrübelere baktığımızda bile akla, bilime dayalı teknolojik, kültürel ve sanatsal alanlarda yeni eserler ve üretimler ortaya koymak yerine, ideolojik ve dini argümanlar üzerinden sürekli çatışma alanları üreten ve neredeyse her şeyi bu anlayış üzerinden tarif eden bir fotoğrafla karşı karşıya kalırız.