Babam hastanede... Yaşadığımız dünyanın karmaşası, bazen hayatımızın çok önemli anlarını, varoluşumuzun anlam dünyasını kaybetmemize vesile oluyor. Oysa hayat çok kısa, dünyayı değiştirmeye çalışırken çok yakınımızdakileri ihmal etmeye değmeyecek kadar da önemsiz.
Bu gece babamla hastanede baş başa kaldığımda, bütün bir hayat maceramı adeta film şeridi gibi yeniden seyrediyorum. Onun ilaçlardan bitkin halini, nefes alıp verişini izlerken dünyayı ve hayatı yeniden keşfediyorum. Yılların sayfalarını tek tek çevirip satır aralarındaki hüzünleri, sevinçleri yeniden temize çekiyorum.
Ama ilaç kokulu odalardan bakınca çocukluğumun kekik kokulu kırlarına gitmek o kadar zor ki...
Ama gitmeliyim, bu gece şehirleri, hastaneleri, kloroform kokularını terk etmeliyim.
Eğer bunu başaramazsam çam ve iğde kokuları arasında Kur’an okuyan, ilahiler söyleyen o çocuğu asla bulamayacağım.
Eğer bunu başaramazsam Ege’nin dağlarında koyunlara Lorca’nın “Kurtuba uzakta tek başına” dizelerini okuyan o çılgın gençliğime bir daha asla yetişemeyeceğim,
***
/Kurtuba
Uzakta tek başına
Ay kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları
Varamam Kurtuba’ya
Ovadan geçtim yel geçtim
Ay kırmızı at kara
Ölüm gözler yolumu
Kurtuba surlarında
Yola baktım ama yol uzun