Günümüz İslam dünyasının hukukta, adalette, bilimde, teknolojide yaşadığı hazin tabloyu gelişmiş dünya ile kıyaslamak bile insana hüzün veriyor. Kabul edelim ki Türkiye dahil bütün İslam toplumları yaşadığımız çağı anlama ve algılama yeteneğini tümden kaybetmiş durumdalar. Dolaysıyla İslam ülkelerinin evrensel hukuk normları temelinde bir hukuk devleti inşa etmeleri pek mümkün gözükmüyor.
Açıkça ifade etmek gerekirse Müslüman toplumların ‘dünyalı’ olamamasının temelinde iki ana yaklaşım yer alıyor. Birincisi, şeriat, İslam medeniyet projesinin temel bileşeni olarak kabul edildiği için doğal olarak şeriat olmazsa Müslüman toplumların Hristiyan toplumlardan bir farkının kalmayacağına inanılmaktadır.
İkinci ana yaklaşım ise, Müslümanları şeriattan yoksun bırakan sömürgecilik ve kültürel istiladır. Dolayısıyla bu süreçleri tersine çevirebilmek ve bağımsız bir medeniyet kurabilmek için öze dönmek şarttır. Öze dönmekten kastedilen; Müslüman toplumları Batı’ya ait bütün kültürel, sanatsal ve bilimsel ürünlerden arındırarak saf bir şeriat devleti tasavvurudur.
Ancak tarihsel tecrübeler göstermiştir ki İslam ülkelerinin hemen tamamında “Şeriat...