Mahmut Övür Sabah Gazetesi

Trump, Pence veya Clinton

Şu sıralarda sadece iç siyasetin değil dünyanın da gündeminde Türkiye- ABD ilişkilerindeki gerginlik var. Bunun nasıl seyredeceği merak ediliyor. Bizzat ABD Başkanı Trump'ın Papaz Brunson'u bahane ederek Türkiye'yi...

29 Ağustos 2018 | 8.423 okunma

Şu sıralarda sadece iç siyasetin değil dünyanın da gündeminde Türkiye- ABD ilişkilerindeki gerginlik var.
Bunun nasıl seyredeceği merak ediliyor.
Bizzat ABD Başkanı Trump'ın Papaz Brunson'u bahane ederek Türkiye'yi yaptırımla tehdit etmesi ve ardından gelen kur manipülasyonu iki ülke arasındaki ilişkileri içinden çıkılmaz hale getirdi. Henüz diplomatik kanallar kapanmış değil ama ilişkilerin eskisi gibi olma ihtimali de yok.
Aslında FETÖ darbesinden PKK-PYD'ye silah desteğine kadar ABD, uzun zamandır Türkiye karşıtı bir duruş sergiliyor ve bu bir yerde patlayacaktı. Şimdi yaşanan tam da budur... Bu krizin, Trump'ın başkan seçilmesiyle veya Papaz Brunson'u bahane etmesiyle direkt bir ilişkisi de yok. Hatta Trump'ın bugün yaşanan derin krizi biraz ötelediği de söylenebilir. Trump değil de rakibi Hillary Clinton seçilseydi kriz çok daha erken patlayacaktı. Çünkü FETÖ ile içli dışlı Clinton çok daha sert bir Türkiye siyaseti izleyecek ve eminim 15 Temmuz darbe girişimini de açık açık destekleyecekti.
Şimdi birileri, daha doğrusu Türkiye'nin kur manipülasyonuyla sıkıştırılmasını iç siyasete bağlayanlar şöyle diyor: "Dün Trump geldi diye sevinenler şimdi onun gitmesini istiyor. Gelecek olan Pence daha tehlikeli. O zaman ne yapacaksınız?" Bir kere ülkelerin çıkarları da pozisyonları da zaman içinde değişebilir. Bir siyasi aktörün bir dönem işinize yaraması her zaman yarayacağı anlamına da gelmez.
Bu gerçeği görmeden analiz yapanlar ne yazık ki Türkiye'nin yaşadıklarını saklamak için özel çaba harcıyor. Artık şu gerçeği görmek gerekiyor; cin şişeden çıktı. ABD'yi ister Trump, ister Pence veya Clinton yönetsin sonuç değişmeyecek. Çünkü ABD ile Türkiye'nin küresel ve bölgesel çıkarları örtüşmüyor. Türkiye, otonom siyaset izleyen, küresel haksızlıklara itiraz eden bir ülke olmak isterken ABD bunu istemiyor, saldırıyor.
Trump gibi siyasi aktörler bunu söylemiyle ya yavaşlatır ya da iç siyaset malzemesi olarak kullanarak hızlandırır, o kadar.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
DEM kimin DEM’i? 30 Nisan 2024 | 3.058 Okunma 68’lilerin torunları sarsıyor 29 Nisan 2024 | 566 Okunma Akşener ve ‘mıntıka temizliği’ 28 Nisan 2024 | 724 Okunma Özgür Özel’e iki koldan saldırı 27 Nisan 2024 | 856 Okunma Postmodern Altılı Masa 25 Nisan 2024 | 1.767 Okunma