Mahmut Övür Sabah Gazetesi

Musul’la İstanbul’un ortak kaderi

Musul operasyonu başladı ama nereye evirileceği meçhul. Sadece Türkiye değil dünya da süreci kaygıyla izliyor. Sürecin en dikkat çeken yanı ise, başını ABD'nin çektiği küresel...

18 Ekim 2016 | 6.767 okunma

Musul operasyonu başladı ama nereye evirileceği meçhul.
Sadece Türkiye değil dünya da süreci kaygıyla izliyor. Sürecin en dikkat çeken yanı ise, başını ABD'nin çektiği küresel güçlerin Türkiye karşıtlığının açık açık sergilenmesi.
Daha düne kadar Türkiye "DEAŞ'a karşı savaşmıyor" ya da iç sömürgeci güçler dahil hepsinin söylediği "DEAŞ'a destek veriyor" yalanları unutulmuş, şimdi Türkiye'nin Musul'da DEAŞ'a karşı pozisyon almasına karşı çıkılıyor.
Nedeni de çok açık, bu savaş, petrol ve enerji koridoru olan küresel bir paylaşım savaşı... Dünya enerji stokunun yüzde 65'i hâlâ bu bölgede. Bu yüzden bölge önemli ve bu zenginliği bölge ülkelerinin değerlendirip, güç sahibi olması istenmiyor.
Bunun için de her şey yapılıyor. Tıpkı geçmişteki gibi bölgenin kan gölüne dönmesi, yakılıp yıkılması bile umurlarında değil. Ama bir şey artık ciddi ciddi umurlarında;
Türkiye'nin bölgesel adalet isteyen sesi.
İşte özellikle son üç yılda yaşadığımız bütün kuşatmaların, tuzakların arka planında bu gerçek yatıyor. Irak'ı etkisiz kılan, Suriye'yi de destek verdikleri terör örgütlerinin "vekalet savaşları"yla kan gölüne çeviren küresel güçler, İran'a ve onunla ilişkili PKK -PYD hattına da "Şii Hilali ve Kanton" havucu uzatarak kirli hedeflerini gerçekleştirme hesabı içindeler.
Mezhep veya etnik çatışma riski yüksek bu küresel oyunun en önemli aparatı da DEAŞ oldu. Bu noktada ilginç olan da şu; Türkiye'nin, DEAŞ'a karşı ÖSO ile birlikte başarılı bir biçimde yürüttüğü Cerablus operasyonunun hemen ardından ABD'nin harekete geçip, bölgenin önemli merkezi Musul'u hedefe koyması. Bu, bölgede inisiyatif "bende" demenin bir başka biçimi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Akşener ve ‘mıntıka temizliği’ 28 Nisan 2024 | 563 Okunma Özgür Özel’e iki koldan saldırı 27 Nisan 2024 | 840 Okunma Postmodern Altılı Masa 25 Nisan 2024 | 1.767 Okunma Uğur Dündar’ın öfkesi 23 Nisan 2024 | 4.630 Okunma Filistin davasında yeni dönem 22 Nisan 2024 | 1.426 Okunma