Türkiye kur manipülasyonuna ve çevresindeki kaosa rağmen
ithalatı azaltıp, ihracatını artırmaya, turizm ve sanayide katma
değeri yükseltmeye, şehirleri ise yaşanabilir kılmaya
çalışıyor.
Antalya bütün bu sürecin özeti gibi...
Son bir iki yıl içinde gördünüz mü bilmiyorum ama Antalya gerçekten
rahmetli Özal'ın deyimiyle "çağ atlamış" bir şehir. Arıtma sistemi,
çevre düzenlemesi ve temiz deniziyle dünyanın en iyileri
arasında.
Son yapılan 6.5 kilometrelik Konyaaltı kıyı düzenlemesi izleyenleri
hayran bırakıyor.
Ama sadece bu kadar değil, sanattan sinemaya, turizmden tarıma her
alanda yüksek performansıyla dikkat çekiyor.
Şu sıralarda Piyano, Opera ve Bale Festivali sürüyor.
Ayın sonuna doğru klasik Antalya Film Festivali başlıyor. Bu konuda
nasıl kötücül bir karşı propaganda yürütüldüğüne ayrıca
değineceğim... Ama önce Antalya denince akla ilk gelen turizmden
söz edelim.
Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, gelinen noktayı
heyecanla anlatıyor:
"Şu anda ağustos bitti gelen turist sayısı 9 milyonu geçti. Geçen
sene toplamda 10 milyonu geçmiştik, Bu yıl elimizdeki rezervasyon
ve uçak slotlarına göre 13 milyonun üstünde turist gelmesi
bekleniyor. Bu müthiş bir rakam. Londra ve Paris'ten sonra üçüncü
olabiliriz." Araya girip sözü katma değeri yüksek turizme
getiriyorum. Başkan Türel, önce şehirdeki devasa değişimden söz
ediyor:
"Ben belediye başkanı olduğumda iki tane arıtma sistemi vardı Bugün
Büyükşehir'e ait 32 tane var. 640 kilometre sahili olan bir
şehirden söz ediyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde, şehrin merkezinden
denize giremezsiniz.
Barselona veya Miami dahil. Ama bizde giriliyor." Antalya'daki
devasa dönüşüme anlatırken, Başkan Erdoğan'ın özel ilgisine ve
takipçiliğine dikkat çeken Başkan Türel, şöyle devam ediyor:
"Antalya'da şimdi turizm bakanlığından belgeli 1. sınıf tatil köyü,
5 yıldızlı otelin 500 bin yatak kapasitesi var. Bütün İspanya'nın
yatak sayısı ise sadece 280 bin. Ama İspanya bizim turizm
gelirimizin 2 mislini kazanıyor. Biz de artık bu noktaya geldik.
Önce turizm ürünümüzü çeşitlendiriyor ve sezonu 12 aya
yayıyoruz.
Bunu başarırsak 14 milyon turist, 20 milyona çıkacak. Bunu
karşılayacak altyapımız da bitti. Bu konuda başta Cumhurbaşkanımız
olmak üzere devlet büyük destek verdi." O destekle bugün ortaya
bambaşka bir Antalya çıkmış. Başkan Türel, gelecek için umutlu
konuşuyor: "Bugün Belek, dünyanın en önemli golf merkezi...
Avrupa'da şu anda gece aydınlatmalı golf tesisi yok ama Belek'te 2
tane var. Cruise limanları için de önemli hazırlığımız var.
Türkiye'de ilk defa bir belediye cruise limanı yapıyor.
Ayrıca şimdi mega yatlar dönemi başladı.
Bunun için de iki tane yat limanı ihale aşamasında, 3'ü de ihaleye
çıkacak." Antalya'nın geleceğini konuştuk ama bir de önümüzde yerel
seçim var. Acaba muhalefet partilerinin de umut bağladığı
Antalya'da durum ne? Son seçimlerde Antalya'da AK Parti yüzde 35 oy
almış, ikinci sırada CHP var. Onları yüzde 17 ile İyi Parti, yüzde
10'la MHP takip ediyor.
Yerel seçimlerde parametreler değişiyor ama yine de seçimin
kaderini büyük ihtimalle ittifakların sürüp sürmeyeceğine
belirleyecek.
Bu açıdan İyi Parti ile MHP'nin ne yapacağı önemli. Tabii siyaset
kulislerinde şu tespit de yapılıyor. İyi Parti artık yerelde aynı
oyu alamaz. Bu da AK Parti-MHP ittifakının şansını artırıyor. Buna
Başkan Türel'in tanınırlığı ve yapılan devasa hizmetler de
eklendiğinde Antalya'da sürpriz bekleyenler hayal kırıklığı
yaşayabilir.
Bunca iyi şeylerin yapıldığı şehir, ne yazık ki bir süredir Film
Festivali bahane edilerek bazı kesimlerce dışarıya şikâyet
ediliyor. Yazık. Bunu da bir başka yazıda ele alalım.