Türkiye'nin yoğun siyasi gündeminden başımızı kaldırıp,
eğitimden sağlığa bilimden sanata neler olup bittiğine
bakamıyoruz.
Tartışılması, üzerinde durulması gereken onlarca alanımız ve
o alanlarla ilgili sorunlarımız var. Elbette siyasi kuşatmalara,
gerginliklere rağmen hayat da durmuyor ve her alanda kendini
yeniden üretmeye devam ediyor.
Hafta sonu, Cumhurbaşkanlığı himayesinde, sevgili dostum ünlü
koleksiyoncu Mehmet Çebi'nin, Katar'ın başkenti
Doha'da düzenlediği hat sergisinin açılışına katıldım.
Türkiye'yle Katar arasında son yıllarda Arap ülkeleriyle
kıyaslanmayacak "özel" bir ilişki var. Arap
devletlerinde olmasa da halklarında çok yoğun olan Türkiye
sevgisine Katar'da devlet katını da eklemek gerekiyor. Orada
gerçekten samimi bir Türkiye sevgisi var.
Benzer özel bir ilişkiyi Mehmet Çebi'yle Katar
arasında da görmek mümkün. Katar, İslam ülkeleri arasında farklı
bir modernleşme çizgisi izliyor. Gerçi daha çok vahşi kapitalizmin
simgesi yüksek yapılar ve markalarla öne çıkıyor ama yine de
sanata, eğitime, medyaya farklı bir yaklaşım da dikkat
çekiyor.
Bir yerde kapitalizmin şatafatı ve statüko hüküm sürerken bir
başka yerde ilkokul çocuklarına Picasso öğretiliyor. Çebi'yi oraya
götüren de Katar'ın bu değişime açık yüzü... Çünkü
Çebi, geleneksel İslam sanatını yeni ve modern bir formla
dünyaya sunuyor. Katar Müzesi El Riwaq Galerisi de ilk kez
kapılarını bu sanata açtı. Orada Türkiye'nin usta sanatçılarının
ürettiği, dünyanın da en seçkin, klasik ve modern Hilye-i Şerif ve
Tespihleri 17 Haziran'a kadar sergilenecek.