Yangınlar, seller veya göçmen meselesi fark etmiyor, siyaset
tellalları "felaketlere" bile siyasi araç gözüyle
bakıyor. Sonra da kalkıp toplumsal kutuplaşmadan şikâyet
ediyorlar.
Peki siyasette bu kadar derin bir çelişki neden yaşanıyor?
Bunun bir tek izahı var; muhalefetin halkla bütünleşen siyaset
üretememeleri. Siyasi tabloya bir bakın, 20 yıllık AK Parti
iktidarı döneminde akla hayale gelmeyen derin kırılmalar, gelgitler
yaşanmasına, terör saldırıları, darbe girişimleri olmasına rağmen
başta CHP olmak üzere hiçbir muhalefet partisi, topluma umut veren,
iddia taşıyan bir siyaset ortaya koyamadı.
Muhalif aydınlar ve medya da farklı değildi. Birbirlerini besleyen
bir kısırdöngü içinde yıllardır hep aynı şeyleri tekrarlayıp
durdular.
Bırakın geçen on yılları sadece son iki üç yılda, AK Parti
iktidarının yaşamadığı siyasi ve doğal felaket kalmadı.
ABD'nin açık ekonomik saldırısından pandemiye, FETÖ ve PKK
teröründen deprem, sel ve yangın felaketine onca negatif şey
yaşanmasına rağmen, iktidar ile ana muhalefet partisi arasındaki oy
farkı hâlâ yüzde 15'ten aşağı inmedi. Hiçbir muhalefet partisi de
"tek başına" iktidar...