CHP içindeki iktidar savaşlarını da, Kemal Kılıçdaroğlu'yla
eski genel Başkan Deniz Baykal'ın "statükoyu en iyi ben
savunurum" yarışını da ilgiyle izliyorum.
Tabii yalan konusunda da biri diğerini aratmıyor. Yalan
kervanına Baykal da eyalet meselesiyle katıldı ve
"Madem eyalet gelecek, PKK neden hayır diyor?"
sorusuna cevap veremeyip tıkanıp kaldı.
Ama kapalı kapılar arkasında SHP'den kovulmasına en büyük desteği
verdiği "eski dostu" Ahmet Türk'le gizli ittifak hesapları
yapmayı da ihmal etmedi.
Böylece CHP'lileri "Ahmet Türk'ü yanımıza alarak eski
günlerdeki gibi olacağız" havasıyla etkilemeye çalıştı. Tabii
kimse yutmadı.
Bu çaba bile CHP içi iktidar savaşının bir parçası. Oysa buradan
bir şey çıkmayacağını CHP'liler de biliyor. Çünkü
ne Ahmet Türk'ün ne de HDP'nin iradesi kendi ellerinde
değil. Türk dahil HDP'li bütün siyasi aktörlerin, Kandil
veya İmralı'dan icazet almadan nefes alamayacakları herkesin
malumu.
Tarihi eski değil, 11 Mart 2014. İmralı'da Öcalan Leyla
Zana'yı bakın nasıl tehdit ediyor:
"Leyla'ya deyin ki, Öcalan'la görüşme işi ciddidir. Barzani
bile yan üründür.
Örgüt işleyişine bağlı kalacak. Bunu kendisiyle konuşun. Bütün
hünerlerini Sırrı Bey (Sırrı Süreyya Önder) gibi,
Pervin Hanım gibi ortaya koyacak. Biz siyasi bir
hareketiz. Siyasetle oynarsa canıyla öder." Baykal, böyle
bir tehdit altındaki Ahmet Türk'le gizli ittifak yaparak
yeniden CHP'nin başına geçmek istiyor. Ama CHP'nin
başına geçme çabası olan sadece o değil; geçen yazımda
güçlü ihtimallerden söz
ettim. Kemal Kılıçdaroğlu öfkelense de çok daha
fazlası var. Bugün CHP içinde iktidar savaşına
hazırlanan en az 10 gruptan söz ediliyor. CHP
kulislerinde referandumdan çok gelecek
iç hesaplaşma konuşuluyor.
İlk üç grup biliniyor: Deniz Baykal, Muharrem
İnce ve Metin Feyzioğlu...