Türkiye, geç de olsa FETÖ denilen büyük belayı fark etti ve o
kirli yapıyı, devletin içinden söküp atmak için şimdi amansız bir
mücadele yürütüyor.
FETÖ, dünyada eşi benzeri olmayan kirli bir yapı. Son 40 yılda
bütün siyasi iktidarları kullandığı gibi TSK'dan Diyanet İşleri'ne
her kuruma sızdı hatta birçoğunu da ele geçirdi.
Şimdi de karşımıza halka kurşun sıkan, Meclis'i bombalayan bir
terör örgüt olarak çıktı. Bu kadarla kalsa şimdiye kadar atlatmış
olurduk. Ama ne mümkün... Bugün ihaneti ve terörle ilişkisi ortaya
çıktığı halde, "demokrasi beşiği" ABD'den AB'ye onlarca ülkeden
himaye görüyor.
ABD, NATO ve Almanya göz göre göre sahipleniyor ve medyaları
aracılığıyla FETÖ'yü aklayan 15 Temmuz darbesini "kontrollü"
göstermek için her şeyi yapıyor. Türkiye içindeki durum da pek
farklı değil. Başını CHP'nin çektiği eskiden FETÖ'ye F-Tipi diyen
solcular, bir kısım laikler ve liberaller ağırlıkla bütün
enerjilerini 15 Temmuz'un "kontrollü darbe" olduğunu ispatlamaya
veriyor.
Sanki Türkiye'nin böyle bela bir örgütten kurtulması umurlarında
değil. İşleri güçleri, seçilmiş hükümeti, siyasetçileri
itibarsızlaştırmak, eleştiri ve demokratik muhalefet sınırlarını
aşan çabalarıyla FETÖ'ye can suyu taşımak.
Bunlara karşı ne yazık ki, bazı siyasi aktörlerin ve kurumların
dışında ciddi bir çaba gösterilmiyor. Ne iş dünyası yurtdışındaki
partnerlerini harekete geçiriyor, ne medya ve ne de biraz sonra
anlatacağım Türkiye'nin azınlıkları, Rumlar, Yahudiler, Süryaniler
ve Ermeniler...
Şu gerçeği artık herkes biliyor, AK Parti iktidarı döneminde
azınlıkların durumunun iyileştirilmesiyle ilgili cumhuriyet tarihi
boyunca atılmayan adımlar atıldı ve önemli işler yapıldı. Halen
atılması gereken, Ruhban Okulu'nun açılması gibi çok sayıda adım da
sırasını bekliyor.
Ancak şimdi Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor. Bu süreçte,
azınlıkların kanaat ve dini önderleri ne yapıyor? 15 Temmuz gibi
kanlı bir darbe ve işgal girişiminden sonra Batı'nın başlattığı
yoğun saldırılara karşı hiç mi söyleyecek sözleri yok?
Bu noktada yakın tarihi hatırlamakta yarar var. FETÖ liderinin
90'lı yıllarda "Dinler arası Diyalog" gibi kendi sinsi projesini
hayata geçirmek için düzenlediği etkinliklerinde, siyaset ve iş
dünyası gibi azınlık liderleri de ön sıradaydı. Hatta birçoğu dış
ülkelere referans oldu, mektuplar yazdı.