Çağımız demokrasilerini içeriden kemiren ve baş belası
olan darbeler hâlâ dünyanın ve halkların en önemli
derdi.
Hangi coğrafyaya bakarsanız bakın, bütününde olmasa bile bir
bölümünde siyasal rejimler darbe tehdidiyle karşı
karşıya.
Darbe belasını en iyi bilen ve acısını sık sık yaşayan
ülkelerin başında da Türkiye geliyor. Daha bir yıl önce Türkiye
halkı, 15 Temmuz gibi kanlı bir darbe ve işgal girişimi yaşadı. Bu
darbede, 249 şehit, binlerce yaralı verdi ama demokrasi tarihi
açısından destansı bir direnişe imza attı. Modern zamanların ilk
darbesi 23 Ocak 1913'teki Babıali Baskını'ndan sonra bugünleri de
derinden etkileyen en kritik darbe 1960 darbesiydi. O darbeyle çok
partili dönemin ilk Başbakanı Adnan Menderes ve
arkadaşları idam edilirken, sonraki darbelere de ilk kez fiili
meşruiyet kazandırıldı.
Dün işte o darbenin idam ettiği Menderes'in memleketi
Aydın'da, adını taşıyan Adnan Menderes Üniversitesi'nin ilk kez
düzenlediği Uluslararası Darbe Sempozyum yapıldı. Uluslararasıydı
çünkü darbe sadece bize özgü bir bela değildi. Dahası sadece modern
zamanlar demokrasisinin bir sorunu da değildi. Çok tanrılı dinler
dönemine kadar uzanan insanlığın kronik bir sorunuydu.
Sempozyumda sadece darbelerin uluslararası boyutu değil,
ekonomiden siyasete, sosyolojiden edebiyata, eğitim sisteminden
çocuk psikolojisine kadar onlarca alana etkisi ele alınıp
tartışılacaktı. Müthiş bir çaba bu...
Öyle enteresan konular var ki, ilgi göstermemek, merak
etmemek mümkün değil. Şu konu başlıkları bile insanı etkilemeye
yetiyor: