Tarihi yapılara bakın; neredeyse ilk göze çarpan aydınlatmaları…
Çoğu gün ışığından maksimum faydalanma üzerine kurulu. Pencereler
uzun ve geniş… Bir de olabildiğince yeşilliklerle bezenmiş…
Şehirler ışıklandıkça artık doğaya dönüşün de hızı artıyor.
Yüzlerce metre uzunluğundaki gökdelenler enerji tasarrufu
aydınlatmalarla örülüyor. Duvarlarda güneş enerjisi panelleri,
arıtma tesisatlarıyla döşeniyor. Balkonlar veya ara katlarda ise
minik bir ormanla karşılaşmak artık doğal bir hal alıyor.
Çevre kirliliği bu yüzyılın en büyük sorunu.
Enerji tasarrufu ise en önemli çözümü olarak görülüyor.
Özellikle Avrupa’da yapılar bunun üzerine kuruluyor.
Bahçeler geniş, parklar büyük, ağaçlar bol…
Özellikle İstanbul’daki yanlış kentleşmenin sonuçları işte bu
gerçeklerle karşımıza çıkıyor. Bununla ilgili hatırlayacağınız gibi
uzun dönem İstanbul Büyükşehir Başkanlığı da yapmış olan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ayın ikinci haftasında
yaptığı “İstanbul’da yeşili ancak mezarlıklarda bulursunuz” sözü
işte bu gerçeği daha da gözler önüne serdi. İşte bu sözlerin
üzerinden iki hafta geçmeden Türkiye, önemli bir konuğu karşıladı.
Yeşilin Babası olarak bilinen Jerry Yudelson’u… Dünyanın önde
gelen yeşil bina uzmanlarından biri olan Yudelson, ABD Yeşil Bina
Konseyi (USGBC) adına dünyanın en büyük yeşil bina konferansları
olan Greenbuild 2004, 2005 ve 2006 İdari Komitesine başkanlık etmiş
bir isim. Uluslararası derecelendirme sistemleri içerisinde dünyada
en yaygın kullanılan LEED’de yaklaşık 4 bin kişiyi eğiten Yudelson,
yeşil binalar, su tasarrufu, yeşil evler, yeşil pazarlama ve
sürdürülebilir kalkınma konularında 14 kitap yazdı. CNR Emlak
Zirvesi’ne katılan Yudelson'la yeşili, çevreyi, yerel destekleri
konuştuk.
“Yatırım enstrümanı olarak görüyorlar”
Yudelson, özellikle Avrupa ve ABD’deki gayrimenkul piyasasının
sürdürülebilir kalkınma üzerine kurulduğunu söylüyor. Özellikle
kamu ve özel yatırım fonlarının bu tür yapılara ilgisini anlatıyor.
“BREAM ve LEED gibi sertifikasyonlar çok uluslu kiracılara hitap
ediyor. Bu tür küresel standart sertifikasyonları, emeklilik
fonları gibi büyük kurumsal yatırımcılardan daha kolay yatırım
çekebileceğini görüyor. Bir yatırım aracı olarak bü tür yapılar
kira ve satış getirisi en hızlı yükselen enstrümanlardan biri.
Örneğin ABD’de ofis getirisi yüzde 5-6’dan başlıyor” diyor.
Bazı eyaletler vergi indirimi uyguluyor
Son dönemde özellikle Körfez ülkeleri bu tür gayrimenkul
projelerine fonlar ayırıyor. ABD, İngiltere, Fransa gözde pazar.
Yudelson’un verdiği bilgilere göre bu tür ülkeleri öne çıkaran ise
hükümet ve yerel otoritelerin yeşil projelere verdiği destekler.
Örneğin 40 milyonluk nüfusu bulunan Kaliforniya eyaleti bina
yapımlarında asgari LEED şartı istiyor. Yani yeşil ve tasarrufa
dayalı bina dışında yapıya izin yok. Bir çok eyalet imar izinlerini
hızlandırıyor. Işıklar şehri Las Vegas’ta yüzde 35’lik emlak
vergisi indirimi var. Yudelson, “Türkiye’de de devlet bu konuda
öncü olmalı. Teşvikler sunulmalı. ABD’de yapılan kamu binalarının
tamamı sertifikasyona sahip. 400 fakrlı kurum destek sunuyor.
Türkiye’de de kamu binaları yeşile duyarlı sertifikasyonlarla
yapılmalı. İzinlerin kısaltılması yapılarak teşvik edilmeli. Vergi
indirimleri olmalı” diyor.
Kısa vadede pahalı orta vadede karlı
Yudelson’a çevreci yapıların diğerlerinden daha pahalı olduğunu
söylüyorum. Yanıtı, “Kısa vadede öyle. Aslında çok fazla değil.
Yüzde 5-10 arasında değişiyor. Ama orta ve uzun vadeye bakın. Daha
az elektrik ve su faturası ödeyeceksiniz. Amorti etmesi aslında çok
uzun değil. Bu bilinçlenme ile alakalı. Sadece doğru yatırım ve
doğru anlatımla mümkün. Teşvik getirilirse zaten daha ekonomik
olacaktır” oluyor.
Yudelson artık müteahhitlik ve emlak şirketlerinin çevreci birim ve çalışanlara daha fazla bütçe ayırdıklarını da söylüyor. 1871’de kurulan Turner Construction bunlardan biri. Yudelson, “10 milyar dolardan fazla gelir elde eden Turner’ın bin 500’den fazla personeli çevresel yapılara yönelik çalışmalarda yer alıyor” diyor.
Türkiye’deki yapılara yönelik düşüncelerini sorduğumda ise Yudelson ilginç bir bilgi paylaşıyor: “Daha önce yazdığım bir kitapta İstanbul’dan bir örnek verdim. Yaklaşık 10 yıl önce kurulan Meydan AVM sertifikasyon sahibi bir yapı. Bu ilginç gelmişti bana. Yani 10 yıl önce Türkiye bu tür konuları konuşuyordu. Yine sigorta şirketi Allianz’ın binası da öyle. Yani gidilecek daha yol olsa da adımların önceden atılması önemli bir durum. Cesaret verici” diye özetliyor.
***
'Çılgın Milyarder' Branson Turkcell’in projesini paylaştı
Turkcell, 3.5 milyonu aşan Suriyeli mültecilerin Türkçe öğrenme, iletişim ve bilgiye ulaşma ihtiyaçlarına çözüm sunmak için Merhaba Umut (Hello Hope) uygulaması dünyanın ilgisini çekmeye devam ediyor. Mart ayında İspanya’nın Barcelona şehrindeki GSMA Mobil Dünya Kongresi kapsamında düzenlenen Glomo Ödülleri’nde (Glomo Awards-Global Mobile Awards) “Sosyal ve Ekonomik Gelişim” kategorisinde “Olağanüstü ya da İnsani Durumlarda Mobil İletişim” ödülünü alan Turkcell’e brir destekte dünyaca ünlü milyarder Sir Richard Branson’dan geldi. “Çılgın Milyarder” olarak tanınan İngiliz işadamı Branson, hem sosyal medyadan hem de sahibi olduğu Virgin Group’un resmi internet sitesinden bu projeyi ve uygulamayı paylaşarak destek verdi.