7 Haziran seçim sürecinde, önceki milletvekili seçimlerinin
hiçbirinde görülmemiş farklı bir hal yaşanıyor:
Cumhurbaşkanının meydanlarda ve katıldığı diğer bütün toplantılarda
seçime yönelik tartışmalı siyasî mesajlar vermesi, halktan
taleplerde bulunması ve bazı partilerle açıktan keskin polemiklere
girmesi.
Bir taraftan “Bütün partilere eşit mesafedeyim” diyor; ama diğer taraftan muhalefet partilerine yüklendikçe yükleniyor.
Keza hem “Cumhurun başıyım” diyor, hem de cumhurun muhalefet kesiminin temsilcilerine ağır eleştiriler yöneltiyor.
Cumhurun başı olmanın gereği iktidarı ve muhalefetiyle her kesimi kucaklayan bir yaklaşım içinde olmak ve milletin birliğini temsil etmek iken, hiç o havada değil.
Cumhurbaşkanı seçilmeden önceki siyasî kimliğini, çok daha keskin bir tarz, üslûp ve söylemle sürdürmekte beis görmüyor.
Halktan evvelâ 400 milletvekili istiyor, sonra referandum için yeterli 335’e de razı olabileceği mesajı veriyor, ardından 380-390 gibi rakamlar da telâffuz ediyor...
Bu talebi kimin adına seslendiriyor?