Ceza hukukuna gerek başta İslam olarak semavî dinlerin
getirdiği, gerekse insanlığın asırlara yayılan tecrübe birikimiyle
ve ortak akılla geliştirdiği bazı temel prensipler var ki, hiçbir
hal ve şartta ihlal edilmeleri söz konusu olamaz ve düşünülemez
bile.
Bunların başında masumiyet karinesi denilen ilke geliyor. Kişi,
suçluluğu kesinleşmiş mahkeme kararıyla hükme bağlanıncaya kadar
masumdur. Kimse suçsuzluğunu ispatlamak gibi bir zorlamaya maruz
bırakılamaz. İspat yükümlülüğü, suçun varlığını iddia eden kim ise
ona aittir.
Bir diğer prensip: Savcılar soruşturdukları olay ve kişide, aleyhteki deliller kadar lehtekileri de dikkate almalıdırlar.
Bir başkası, Kur’an’ın beş ayetiyle vurguladığı “suç ve cezanın şahsîliği.” Suçu kim işlediyse cezasını o çeker. Birinin hata ve suçundan başkası, ailesi, yakınları, arkadaşları... sorumlu tutulamaz.
Bu itibarla, toplu ve kitlesel cezalandırmaların hukuk devletinde yeri yoktur.