BAŞLIKTAKİ cümlenin sahibi İsmet İnönü.
Dönemin Amerikan Başkanı Johnson’un Türkiye’nin Kıbrıs’a
müdahale etmemesi için yazdığı meşhur mektup rahmetli Cüneyt
Arcayürek’in müthiş gazeteciliğiyle ortaya çıkınca, İsmet Paşa bu
cümleyi söylemişti.
Şimdilerde Türkiye, Rusya ile ciddi bir kriz içinde. Ve bu kriz,
askeri bir tırmanmayla değil sadece karşılıklı ekonomik
yaptırımlarla sürerse neredeyse memnun olacağız.
Zamanı geri döndürüp o uçağı düşürmeme seçeneğine gidemeyeceğimize
göre, bu gerçek ışığında geleceğe bakmakta fayda var.
Önemli olan şu: Türkiye, kendisini en zayıf gösteren şeyi, Suriye’de ucu gözükmeyen kaos halini bir yerde kendi avantajı haline getirmeyi başarmış gibi gözüküyor. Rusya ile yaşanan kriz de bence buna dahil.
Hayır, Rus savaş uçağının kasıtlı düşürüldüğünü iddia ediyor
değilim. Söylemeye çalıştığım, Suriye’de yaşanan krizin bizim
açımızdan bir fırsata dönüşmekte olduğu.
Amerika da dahil olmak üzere Batı uzunca bir süre ne Irak’ta ne de
Suriye’de yaşananlarla gerçekten ilgilendi. Bu iki kocaman ülkenin
devletlerinin fonksiyonsuz hale gelmesi veya getirilmesiyle en önce
Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri uğraşmak zorunda
kaldı.
Ve fakat, DAEŞ’in terörü Batı’nın kalbine götürmesi, Suriyeli mültecilerin Türkiye’den taşıp Ege Denizi’ne ve oradan Avrupa’ya ulaşması, Batı’yı, özellikle de Avrupa’yı Suriye ve Irak’la ilgilenmek zorunda bıraktı.
İşte bu durum da Türkiye’yi Batı’ya, Batı’yı da Türkiye’ye yaklaştırdı.
Burada kısa vadeli bir çıkar birliğinden söz etmiyoruz; her durumda DAEŞ’le mücadele orta ve uzun vadeli bir çaba olacak.
Ve bu mücadele, eninde sonunda, Irak ile Suriye’ye fonksiyonel devletler kazandırmayı, sonra da onları yaşatmayı da içerecek.