İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Yeni bir Çanakkale, yeni bir Sakarya

Devletlerin ve milletlerin tarihinde ‘kırılma anları’ vardır. Mesela Alaeddin Paşa’nın, kardeşi Orhan Gazi’nin ‘toprakları üleşelim’ teklifini elinin tersiyle itmesi böyledir. Mesela Kanuni’nin...

15 Temmuz 2017 | 312 okunma

Devletlerin ve milletlerin tarihinde ‘kırılma anları’ vardır. Mesela Alaeddin Paşa’nın, kardeşi Orhan Gazi’nin ‘toprakları üleşelim’ teklifini elinin tersiyle itmesi böyledir. Mesela Kanuni’nin, Şehzade Mustafa’yı boğdurtması böyledir. Mesela Erzurum ve Sivas kongreleri böyledir. Mesela Menderes’in idamı böyledir. 

Kısa vadede değil, orta ya da uzun vadede millete olumlu ya da olumsuz pek çok etkisi olduğu için kırılma anlarıdır bu anlar. Genellikle oldukları anda ortaya çıkan etkileri önemsizdir böylesi kırılma anlarının. Vuku bulduktan sonra dalga dalga büyüyen etkileri o olayları kırılma olarak anmamızı sağlar. Alaeddin’in kararı Osmanlı’yı imparatorluk haline getirmiş, Kanuni’nin tercihi ise Osmanlı’yı çöküşe sürükleyen adımların belki de en önemlisi olmuştur.

Geçen yılın 15 Temmuz günü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk milletinin yaşadığı kırılma anının asıl etkilerini henüz gördüğümüz kanaatinde değilim. Bu niçin böyledir? Çünkü işin magazininden kurtulmak için çok kısa bir süre geçmiştir aradan.

Magazini tabii. ‘Şu isim tutuklandı’, ‘bu isim tutuklanmadı’, ‘bu isim mağdur oldu’, ‘mahkûm şu tişörtü giydi’, ‘Fetoş denen köpek şu lafı etti,’ ‘demokrasi şöleni.’ Bunların hepsi doğal olarak 15 Temmuz gününün magazinel etkisine dâhil meselelerdir.

Yanlış anlaşılmasın. ‘15 Temmuz gecesinin magazinel etkilerine kapalı olmak gerekir’ falan demiyorum. Tam tersine, böylesine büyük bir destanın, böylesine büyük bir kahramanlık gecesinin magazini de son derece önemi haizdir. Tutuklanması gerekenin tutuklanması, mağdur olanın mağduriyetinin giderilmesi, o tişörtü giyen köpeğe o tişörtün yedirilmesi, sokaklarda nöbet tutulması, yazılan şiirler, yapılan etkinlikler, hazırlanan anma filmleri… Hepsi ama hepsi çok mühimdir.

O halde derdim ne?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İsmailağa buluşması: Sahi nedir bu Halidilik meselesi? 05 Mayıs 2024 | 1.523 Okunma İsmailağa buluşması 04 Mayıs 2024 | 1.785 Okunma Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.474 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 416 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 338 Okunma