İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Türk dizisi

Bir dostum, Türk dizileri Arap dünyasında yoğun şekilde gösterilmeye başlandığında yaygınlaşan bir hakaretten haberdar etmişti beni: “Sevgilini Türk dizisinde görmüşler.” Şam Emevi Camii’nde...

24 Şubat 2018 | 460 okunma

Bir dostum, Türk dizileri Arap dünyasında yoğun şekilde gösterilmeye başlandığında yaygınlaşan bir hakaretten haberdar etmişti beni: “Sevgilini Türk dizisinde görmüşler.”

Şam Emevi Camii’nde namazı birlikte kıldığım bir başka arkadaşım da şöyle sormuştu: “Gerçekten siz her akşam yemeğinde şarap mı içiyorsunuz?” Ona evimizde bir şarap mahzeni olduğunu, yıllanmış şaraplarımızı orada koruduğumuzu, hatta şarabın tadından başka her şeyi bilen siyasetçilere sahip olduğumuzu falan anlatmıştım şaka yollu. İşin aslını anlattığımda aldığım cevapsa üzücüydü: “Dizlerinizi izleyince sizin bütün toplum olarak öyle olduğunuzu düşünmüştüm kardeş.”

Niçin hatırladım bunları? Hayatımda gördüğüm en seviyeli whatsapp grubu (nizalaşmak yasak, saat 22:00’den sonra mesaj atmak yasak, kaynağı belirsiz bilgi paylaşmak yasak, resimli Cuma mesajı atmak yasak; daha ne olsun) olan “Hocalar ve Yazarlar Grubu”na gelen bir paylaşımdan.

Şanlıurfa’da Diyanet Eğitim Merkezi’nde çalışan Murat Padak hoca, 15 maddede Türk dizilerinin neye benzediğini ve bizi neye çevirdiğini “dizilerin mesajları” başlığıyla yazmıştı sağ olsun.

O maddelerden birkaçını hocanın izniyle yazıyorum şuraya: “1. İstemediğin biriyle evlendiysen ona ihanet edebilir, başkasıyla aşk yaşayabilirsin. 3. Sevdiğin kişi başkasıyla evlendiyse onun yuvasını bozmalısın. 6. Evde ilgi görmeyen adam dışarıda karısını aldatmalı ve bütün suç kadına yüklenmeli, adamın yaptığı da masum gösterilmelidir. 10. Anneler hep despot olmalı, babalar ise daima sert ve anlayışsız olmalı. Çocuklar her zaman haklı olmalı. 12. Paranın nasıl ve nereden geldiği belli olmamalı. 14. Dini konular hiç konuşulmamalı, deist bir yaklaşım sergilenmeli.”

“Bir toplum neye benziyorsa ortaya çıkardığı sanat ve kültür de ona benzer” sözünün anlamını çoktan yitirdiği zamanlardayız. Artık bir toplum neye benzetilmek isteniyorsa ortaya konulan sanat, kültür ve hatta enformasyon da öyle üretiliyor. Medyanın dönüştürücü gücü tarihin hiçbir döneminde bu kadar belirgin olmamıştı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.469 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 416 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 337 Okunma Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti 23 Nisan 2024 | 452 Okunma Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti 20 Nisan 2024 | 918 Okunma