İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Ne deizm ne ateizm, ille de sekülerizm

Son dönemdeki deizm tartışmasına bıyık altından güldüğüm doğrudur. Kavramın kendisinin bile yerli yerine konulmaksızın kah siyasilerin kah hocaların kah ilgili ilgisiz isimlerin yürüttüğü...

14 Nisan 2018 | 998 okunma

Son dönemdeki deizm tartışmasına bıyık altından güldüğüm doğrudur. Kavramın kendisinin bile yerli yerine konulmaksızın kah siyasilerin kah hocaların kah ilgili ilgisiz isimlerin yürüttüğü tartışmaya gülümsememek pek de mümkün değil zira.

Efendim, önce aklımın erdiği dilimin döndüğü kadar kavramın kendisini izah etmeye çalışayım. Tanrı veya bir yaratıcı güç var ama dünyanın işlerine karışmak gibi bir huyu yok. Deizm budur.

Dikkat isterim. “Tanrı yok” demiyor standart deist. Kainatı yaratan bir güç olduğuna inanıyor fakat bu kainatı yaratan gücün bütün işinin “yaratmak” olduğunu ve bu yaratmanın da geçmişte kaldığını düşünüyor. Tanzim etmek, düzenlemek, dünyanın işleyişine müdahale etmek bu yaratıcı gücün işi değil. Dahası da var. Bu yaratıcı güç, vahiy de göndermiş değil deistlere göre. Vahiy olmayınca peygamber de yok. Peygamber olmayınca sosyal hayatın, ilişkilerin, sözgelimi ticaretin, siyasetin düzenlendiği bir müesses din de yok.

“Türkiye’de deizm yükseliyor” ve/veya “ne alakası var, Türkiye’de deizm yükselmiyor” tartışmalarının sakilliği bana kalırsa bu tartışmanın yürütülme biçiminden kaynaklanıyor. Sahne hocalarının feryadı figan koparıp “deizm gençlerimizi esir alıyor, hakikatin tek yetkili bayii olduğumuz için bu yükselişi ancak biz önleriz” şeklinde özetlenebilecek halkla ilişkiler çalışmasıyla diyanetin ne dediğini yazanın bile çok anladığını düşünmediğim açıklamaları arasında kaybolup giden mesele şu: Ülkemizde ve dünyamızda tanrı/yaratıcı güç nasıl algılanıyor? Bu algı seneler içerisinde nereden nereye ilerledi/geriledi? Allah’ı, tanrıyı, yaratıcı gücü kadir-i mutlak olarak görme oranı yüzde kaçlardadır? Sosyal hayatını, ilişkilerini, dünyayla kurduğu bağı Allah’ın, tanrının, yaratıcı gücün vahyine göre tanzim etmeye çabalayan insan sayısı nedir?

Şunu tespit etmek için sosyoloji uzmanı olmaya da, hoca olmaya da gerek yok: Allah, tanrı ya da yaratıcı güç sanayi devriminden bu yana her geçen gün biraz daha gökyüzüne yükselmektedir. Her geçen gün modern dünyanın nizamı ile yaratıcının önerdiği dünya nizamı arasındaki fark modern dünya nizamı lehine değişmektedir. Böylelikle yaratıcı, gökyüzünde bir yerlerde oturan, dünyanın işlerine pek karışmayan, ibadet öneren ama dünyanın işleyişine hiç müdahale etmeyen bir “nesne”ye dönüşmektedir.

Bir “nesne”ye evet… Asıl “özne” ne batı ne de doğu için uzun süredir “yaratıcı” değil. Hümanizmle yani “tanrıya karşı insan” fikriyle başlayan büyük mücadele yanına pek çok “-izm”i de alarak yaratıcıyı dünyadan uzaklaştırmaya çabalıyor ve işin kötüsü bunu başarıyor da…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.469 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 416 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 337 Okunma Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti 23 Nisan 2024 | 452 Okunma Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti 20 Nisan 2024 | 918 Okunma