İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Feysbuk

İkindiden çıkıp cemaatle yarım saat kadar yarenlik ettikten sonra usul usul eve doğru yürümeye başladı Cemal amca. İtiyat haline getirdiği üzere iki dakikada bir elindeki doksan dokuzluk öd ağacı tespihi...

22 Ekim 2017 | 3.414 okunma

İkindiden çıkıp cemaatle yarım saat kadar yarenlik ettikten sonra usul usul eve doğru yürümeye başladı Cemal amca. İtiyat haline getirdiği üzere iki dakikada bir elindeki doksan dokuzluk öd ağacı tespihi yeleğinin cebine koyuyor pantolonunun sol cebinden Nuhnebiden kalma telefonu çıkarıyor, arayan olmuş mu diye kontrol ediyordu. Tekaüde ayrılma zamanının üzerinden beş yıl geçmiş bu telefon hakkında sorana şöyle diyordu: ‘Bu mereti sessize alıp sol cepte taşımak icap eder. Sağ cep için necistir çünkü.’

Arayan yoktu. Haftada bir kız, üç günde bir de oğlan aradı mı tamamdı zaten. ‘Nasılsın, iyi misin, ben de iyiyim’ faslından sonra torunlarla yarımşar dakika da konuşabilirse ne saadet.

Bir de gelen mesajlar vardı tabii. Bilhassa yaşadığı ilçenin belediye başkanı hiç unutmuyordu Cemal amcayı. Doğum gününü de kutluyordu, kandillerini de. ‘Hakikatli adam’ diyordu demesine ama içten içe bu mesajların herkese geldiğini de biliyordu.

Tarhana çorbasını usul usul içerken ‘özlüyorum yahu torunları, kabahat mi?’ diye söylendi yine Hacer’ine. Hacer teyze oturaklı kadındı. ‘Özlersen özle. Dünyanın derdi var başlarında. On beşte, ayda bir geldiler mi tamam işte’ cevabını yapıştırdı yine.

Eh, iki yaşlı insanın günleri nasıl akarsa öyle akıp dururken hayat, yani evin en önemli iki gündem maddesi ilaç ve ezan saatleri iken, günlerden bir gün Merve çıkageldi damat ve çocuklarla. ‘Torunlar gelirse’ diye hazır ettiği çikolatayı, bisküviyi, fındığı fıstığı boca ettirdi Cemal amca. Kızının ‘baba şeker komasına girecekler’ demesine kulak asmadı her zamanki gibi. Ufak torunun ‘dede, ejderha prensesi nasıl kaçırmış, bi daha anlatsana’ demesiyle dünyalar Cemal amcanın oldu. Anlattı bir kez daha. ‘Esasen bu ejderha insanmıştı güzel kızım. Bir periye kötülük edince peri onu ejderhaya çevirmiş meğer’ diye başladı.

Azdan çoktan, vardan yoktan konuşurlarken bir kutu uzattı Merve. İçinden bir telefon çıktı. Ekranı renkli olanlardan... ‘Baba, bunu sana aldık. Bak bunda feysbuk diye bir şey var. Oradan her gün torunlarının fotoğraflarına bakarsın. Hem görüntülü arama falan da yaparsın. Olmaz mı?’ diyerek ikna etti babasını.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İsmailağa buluşması: Sahi nedir bu Halidilik meselesi? 05 Mayıs 2024 | 5 Okunma İsmailağa buluşması 04 Mayıs 2024 | 1.684 Okunma Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.471 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 416 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 338 Okunma