İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Çorlu’dan Marşandiz’e hesap sorulabilir olmak!

Bizimki gibi memleketlerde “kazaların kaderi” şudur: Akıl almaz bir kaza olur. Bu kaza karşısında bir toplumsal infial olur. Kazaya sebebiyet veren kurumun yöneticilerinden hiç kimse istifa etmez. O kurumdan birkaç alt düzey...

15 Aralık 2018 | 7.251 okunma

Bizimki gibi memleketlerde “kazaların kaderi” şudur: Akıl almaz bir kaza olur. Bu kaza karşısında bir toplumsal infial olur. Kazaya sebebiyet veren kurumun yöneticilerinden hiç kimse istifa etmez. O kurumdan birkaç alt düzey sorumlu da çıkarıldıkları mahkeme tarafından salıverilirler. Toplum kazayı unutuverir hemen. Ardından bir akıl almaz kaza daha olur. Bu kaza karşısında bir toplumsal infial olur… Çember böyle ilerler Türkiye’de.

Hadi şunu açık yüreklilikle konuşalım mı? 8 Temmuz günü Çorlu’da meydana gelen ve 25 kişinin ölümüyle sonuçlanan o vahim kazanın sorumlusu oldukları iddiasıyla tutuklanan ve mahkemeye çıkarılan 4 “alt düzey” TCDD çalışanı 10 Ekim günü adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. Türkiye’deki yargının olağan çalışma hızını hesaba katarak düşünecek olursak “gayet hızlı” şekilde çözülmüş oldu mesele.

Mahkeme kararının ardından iki ay geçti ve bu kez de 9 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası haberi Ankara Marşandiz durağından geldi.

Devletimiz sağ olsun her zamanki gibi “geniş kapsamlı bir soruşturma” başlattı. “Sorumluların ivedilikle bulunması için gereken çalışmaların başlatıldığı”nı duyurdu. Lakin elimizde Ankara’daki tren kazası olayında da Çorlu’daki tren kazası olayına reva görülen hukuki sürecin işletilmeyeceğine dair tek bir karine yok işte.

Şurada bir duralım. Ankara’daki tren kazasının hemen ardından devletin yetkili kurumlarının peş peşe yaptığı “kaza nedeni” açıklamalarının birbirini tutmamış olması “kriz yönetimi” konusunda yine sınıfta kaldığımızın resmidir elbette ama ben işin orasını çok tuhaf bulmuyorum. Mesela TCDD Genel Müdürü’nün olayın hemen ardından sosyal medya hesaplarını kapatarak “tedbir almasını” daha tuhaf buluyorum. Hâlbuki bence asıl tedbir sayın genel müdürün “tedbiren istifa” etmesiydi, sosyal medya hesabını kapatması değil. Modern dünyada böyle oluyor malum bu işler.

Dün gün boyu, tren kazası meselesini takip ettim doğal olarak. Kazanın kaza değil, bir sabotaj olduğuna dair geliştirilen argümanları da okumuş oldum böylelikle. “Tam da Türkiye’nin Suriye’ye sınır ötesi bir operasyon başlatacağı haberlerinin peşine, üstelik Türkiye’nin kurduğu uzay ajansının en önemli isminin de olacağı trenin kaza yapması size de tuhaf gelmiyor mu?” diye soruyorlardı bu argümanı geliştiren isimler.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.469 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 416 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 337 Okunma Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti 23 Nisan 2024 | 452 Okunma Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti 20 Nisan 2024 | 918 Okunma