İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Cehennemden geliyorum

İnsanın güzel dostlarının olması ne güzel... Bir dostum yadıma düşürünce hatırladım Behlül’ü. Behlül, evet. İslam’ın azametli halifesi Harun Reşid’in yanından...

07 Ekim 2018 | 2.794 okunma

İnsanın güzel dostlarının olması ne güzel... Bir dostum yadıma düşürünce hatırladım Behlül’ü. Behlül, evet. İslam’ın azametli halifesi Harun Reşid’in yanından ayırmadığı dostu, meczup Behlül.

Bilirsiniz ya, yine de anlatayım. Bir gün sarayda, bir boşluktan istifade Harun Reşid’in haşmetli hilafet tahtına oturmuş Behlül. Bu durumu gören askerler onu döve döve tahttan indirmişler. Askerler Behlül’ü döverlerken Behlül durmadan gülüyormuş. O sıra Harun Reşid yetişmiş. Behlül’e “niçin gülüyorsun?” diye sorunca Behlül, “senin haline gülüyorum sultanım. Ben sadece birkaç dakika tahtta oturdum diye yemediğim dayak kalmadı. Sen hayatın boyunca bu tahtta oturdun, daha da oturacaksın. Senin yiyeceğin dayakları düşünüyorum da, ona gülüyorum.”

Behlül bu. Sözünü esirgemez. “Aklı yok” derler ona ama kulak asmayın, onun aklı bir başka akıldır. Akıllar içinde biricik bir akıldır. Akıldan vazgeçmenin aklıdır.

Bilirsiniz ya, yine de anlatayım. Harun Reşid, Behlül’e bir vazife vermek istemiş. Yanına çağırtıp “seni çarşı ağası yaptım. Git esnafı denetle, bana da rapor ver” demiş. Behlül, ilk iş eline bir terazi alıp inmiş çarşıya. Gözüne kestirdiği bir fırına girmiş. Rasgele birkaç ekmek tartmış. Bakmış ki gramajlar eksik. Fırıncıya ceza keseceği yerde onunla hal hatır etmiş. Fırıncıya ne sorsa fırıncı olumsuz cevap vermiş. “İşler kötü” demiş, “hayat kötü” demiş, “gelecekten umutsuzum” demiş. Demiş oğlu demiş. Hani zannedersiniz ki şehrin en mutsuz, en üzgün adamı o fırıncıymış.

Ardından bir başka fırına girmiş Behlül. Orada da tartmış ekmekleri. Bakmış ki ekmeklerin gramajı belirlenen orandan fazla. O fırıncıya da hal hatır etmiş. Ne sorsa, fırıncı “elhamdülillah” demiş. “İşler iyi” demiş, “çocuklarım iyi” demiş, “yarın bugünden güzel olur inşallah” demiş, “Allah’ın her gününe şükür” demiş. Hani zannedersiniz ki şehrin en mutlu adamı o fırıncıymış.

Bunun üzerine bizim akıllı Behlül aceleyle saraya dönüp halifeye “bana başka bir vazife ver” diye ricada bulunmuş. Harun Reşid şaşırmış bu işe. “Yahu” demiş, “daha yarım saat olmadı sana çarşı ağalığı vazifesi vereli. Ne oldu da yeni vazife istiyorsun benden?”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İsmailağa buluşması: Sahi nedir bu Halidilik meselesi? 05 Mayıs 2024 | 1.855 Okunma İsmailağa buluşması 04 Mayıs 2024 | 1.799 Okunma Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.474 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 416 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 339 Okunma