İsmail Kılıçarslan Yeni Şafak Gazetesi

Bir şeker bayramı hikayesi

Kalabalıklaştı bir ara dedemin evi. Önce babamın tertibi Mustafa abi geldi çocuklarıyla, peşine en küçük teyzemler, ardından da bir miktar komşu deyince zaten doğal bayram horantası kalabalık olan dede evinin...

17 Haziran 2018 | 281 okunma

Kalabalıklaştı bir ara dedemin evi. Önce babamın tertibi Mustafa abi geldi çocuklarıyla, peşine en küçük teyzemler, ardından da bir miktar komşu deyince zaten doğal bayram horantası kalabalık olan dede evinin salonunda bir kişinin daha adım atmasına mecal kalmadı.

Pek öyle standart “aman efendim biz de çok iyiyiz, asıl sizler daha daha nasılsınız” muhabbeti olmaz bizim evimizde. Siyaset, futbol, esnaflık halleri falan konuşulur oldum olası. Çünkü o uzak ve yapmacık samimiyetle ilgimiz yoktur. “Daha daha nasılsınız”lar kesmez bizi. Ankaragücü ile rahmetli Erbakan’ı, geçmiş günlerle tüp fiyatlarına gelen zammı aynı coşkuyla konuşmaktır itiyadımız.

Yine de o kalabalıktan kısa bir anlığına sıyrılmak istedim dün. Mustafa abileri uğurlayınca usulca oturuverdim büyükbabamın merdiven boşluğundaki taburesine. Tabii ki bu yalnız kalmama, o kalabalıktan bir anlığına sıyrılmama yetmedi. Bahçedeki giriş kapısından merdivenlere kadar olan ve dutun gölgelediği o beton alanda on kadar çocuk çılgınlar gibi bayram kutlamakla meşguldüler çünkü. Bağıra çağıra “sessiz film” oynuyorlardı. Bu küçük ironiye gülümsedim. Ardından oyun izlemeye kaptırdım kendimi. Kızımın “Alemin Kralı” filmini anlatırkenki gayreti ve ciddiyetini kendiminkine benzettim. Oyun, oyun olamayacak kadar ciddi bir şeydir zira.

Çocuklar oyunlarını oynarken bahçenin turkuaz renkli demir kapısını iterek genç bir kadın girdi içeriye. Hikaye de beni böylece buldu işte.

Genç kadına dair iki şey dikkatimi çekti ilk anda. İlki, tertemiz fakat çok ucuz olduğu her halinden anlaşılan kahverengi-kırmızı ayakkabısı. İkincisi de elindeki şeffaf poşette tuttuğu yarım kilo kadar bayramlık şeker.

Sonra kılık kıyafetine de baktım ister istemez. Ankara’nın artık merkezileşmiş yerleşik varoşlarında sıklıkla gördüğümüz bir bayramlık kıyafetti bu. Kahverengi, uzun, “kapalı yırtmaç” dedikleri bir etek; genişçe bir koyu yeşil gömlek; yeşilli kahverengili bir çiçekli eşarp.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.430 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 416 Okunma Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti 27 Nisan 2024 | 337 Okunma Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti 23 Nisan 2024 | 452 Okunma Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti 20 Nisan 2024 | 918 Okunma