Gazetelerin sayfa sayıları günden güne azalıyor.
Çünkü kâğıt son bir yılda neredeyse iki misli pahalandı.
Pahalanmanın ilk ve tek nedeni kurdaki dalgalanma değildi.
Arz-talep dengesi değiştiği için kâğıt zaten pahalanmaya
başlamıştı; kurdaki dengesizlik yaraya ekilen tuz oldu.
Arz-talep dengesinin değişmesi meselesini açıklayalım: Dünyada
belli başlı kâğıt üreticileri ve tüketicileri var. Çin bunlardan
biri...
Çin'deki bazı büyük kâğıt fabrikaları yenilenmek üzere kapanınca,
Çin başka pazarlardan ciddi miktarda kâğıt çekmeye başladı.
Büyük kâğıt üreticileri bunu fırsat bilerek hem bölgelere ve
ülkelere yönelik kotaları değiştirdiler hem de fiyatlara zam
yaptılar.
Bütün bunlar kurda yaşanan oynamalardan çok önce başlamıştı,
fiyatlar yabancı para birimleri üzerinden artmıştı.
Kâğıt fiyatındaki istikrarsızlığı açıklamak için elbette pek çok
başka sebep daha bulunabilir.
Fakat bütün sebeplerin ortak noktası 'dışa bağımlılık'
olacaktır.
Kâğıt bugün bir milli meseledir.
Ekmek gibidir, su gibidir, hava gibidir.
Kâğıt bugün bir milli güvenlik meselesidir. Türkiye nasıl insansız
hava aracını kendisi üretebiliyorsa kâğıdını da kendisi
üretebilmelidir.
Aslında üretmiyor değil fakat üreticiler haklı olarak enerjilerini
ambalaj kâğıdı gibi daha kârlı ürünlere sarf ediyorlar. Gazete
kâğıdı ikinci planda kalıyor.
Selüloz önemli
Bazıları da diyorlar ki: "Efendim, vaktiyle gazete kâğıdı üretildi
bu ülkede ama dışarıdan aldığımızdan daha pahalıya mal oluyordu."
Doğru, çünkü kâğıdı üretmek için ihtiyaç duyduğumuz ham maddeyi
dışarıdan alıyorduk. Yani selülozu.
Bir mamulün hammaddesini kendiniz üretmiyorsanız, yerli teknoloji
kullanmıyorsanız ve büyük markalar ortaya çıkaramıyorsanız
yaptığınız üretimin fazla bir anlamı olmuyor.
Sözün özü, bir an önce selüloz üretmeye başlamamız lazım. Selüloz
nasıl...