İngiltere menşeli Chattam House 10 farklı ülkede yaşayan 10
binden fazla Avrupalıya sormuş: "Müslüman mültecilerin ülkenize
gelmesi yasaklansın mı?" Kendileriyle mülakat yapılan kişilerin
yarısından fazlası 'Evet, yasaklansın, gelmesinler' demiş.
Çeyreğinden fazlası çekimser kalmış. Maalesef manzara bu...
Anne Norton "20. yüzyıldaki 'Yahudi sorunu'nun yerini, 21. yüzyılda
'Müslüman sorunu' aldı" diyordu. Yazarın biraz da ironik şekilde
'sorun' olarak tanımladığı olgu, Yahudilerin on hatta yüzyıllar
boyunca maruz kaldıkları sistematik haksızlıklardı. Lanetlenmiş ve
kovulmuşlardı.
Özellikle Avrupa ülkelerinde yaşayan Yahudiler aşağılandılar,
dışlandılar, medeni ve sosyal hakları kısıtlandı, kriminalize
edildiler, sürüldüler, diri diri yakıldılar ve nihayet soykırıma
uğradılar. Bunlar dünyanın gözleri önünde yaşandı. Bu yüzden
Norton'un bu benzetmesi son derece ürkütücü.
***
Her fırsatta bize akıl vermeye kalkışan kimi Batılı
meslektaşlarımız Avrupa ve ABD'nin 'ırkçılık sonrası toplum'
evresine geçtiğini, tarihte yaşanan bazı trajik hadiselerin bir
daha asla yaşanmayacağını iddia etseler de ülkelerinde olup
bitenler onları doğrulamıyor.
Sadece Batı adı verilen coğrafyalarda 2000 yılından bu yana,
sonuncusu geçen hafta olmak üzere, 300'den fazla cami kundaklandı.
Müslümanlara yönelik terör saldırılarında ölen masum insanların
sayısı giderek artıyor ve bunların doğru düzgün bir kaydı bile
tutulmuyor. Almanya'daki NSU davasında olduğu gibi bu cinayetlerin
bir kısmında resmi kurumların en azından ihmalinin olduğu ortaya
çıkıyor.