Günaydın'ın manşeti: Yine Mikonos Yine Rezalet... 'Sosyetik
güzel' olarak tanımlanan Siren Ertan isimli bir hanımefendi
hakkında. Bu hanımefendi güya 'aşırı' derecede alkol almış ve biri
erkek, biri kız iki arkadaşıyla 'sarılarak' dans etmiş. Cep
telefonu ile çekilmiş iki net olmayan fotoğraf...
Elimizde alkol metre yok. Alkol duvarına tırmanmış mı aşmış mı
bilmiyoruz. Zaten muhabirimiz orada değil. Ayrıca, bildiğim
kadarıyla Günaydın muhabir ve editörleri de dahil bir insanın
arkadaşlarıyla sarılarak dans etmesi 'rezalet' sayılmıyor. O halde
'rezalet' bunun neresinde?
Yani her bakımdan yanlış bir başlık...
Olaylar burada bitmiyor... O gün Siren Ertan bir açıklama yapıyor
ve magazinci tabiri ile 'bombayı patlatıyor': "Hafta sonu
Mykonos'ta değildim, fotoğraflardaki sarışın kadın ben
değilim."
Ayrıca şunları söylüyor: "Fotoğraflar da muhtemelen kötü kalpli
kıskanç birileri tarafından 'Siren Ertan bu' diye Mykonos'tan
yollanmış."
Araştırıyorum ve haklı olduğunu görüyorum. Belli ki fotoğrafları
Ertan'la 'husumeti' olan birileri, birilerine yollamış. O birileri
de muhabirimize yollamış. Yollayanların amacı habere konu kişiyi
kamuoyu nezdinde tahkir etmek!
Haber kaynağının motivasyonunu sorgulamak bu yüzden önemli.
Gazeteci bir takım insanlar arasındaki hırs ve kıskançlık
oyunlarına alet olmamalıdır. Aldığı bilgileri sorgulamalı,
doğruluğundan emin olmadan yayımlamamalıdır.
Bir hata yaptıysa ısrar etmek yerine özür dilemeli, nedenlerini
açıklamalıdır. Sorumluluğunu kabul etmelidir. Bu onu küçültmez,
büyütür. Medya kuruluşunun saygınlığını zedelemez, aksine
pekiştirir.
Bu yüzden Günaydın'ın ertesi günkü tavrını yanlış, açıklamalarını
eksik buluyorum.
Unutmayalım! Böyle durumlarda gazeteciler haber kaynaklarını
korumak zorunda değildir. Kendilerini yanlış yönlendirenlerin
isimlerini açıklayabilirler. Evrensel etik kuralları buna izin
verir ki benzer olaylar tekrar tekrar yaşanmasın.
***
Kitap Eki promosyon sayılır mı?
Bir okurumuz Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan bir okurumuz.
Sabah'ın E-Gazete uygulamasını indirmiş. Haberleri ve köşe
yazılarını oradan takip ediyor.
Sosyal medyadaki paylaşımlardan Kitap Eki'nin çıktığını anlıyor.
Okumak istiyor. Fakat uygulamada bulamıyor. 21 Temmuz 2017
tarihinde sisteme şöyle bir mail atıyor:
"E-aboneniz olarak neden bugün Sabah'la birlikte verilen kitap
ekinin uygulamada olmadığını merak ettim. Güney, Akdeniz vs. gibi
ekler varken kitap ekinin olmaması garip. Teşekkürler."
E-Gazete'nin sorumluları, yetkilileri tam üç gün boyunca
düşünüyorlar. 24 Temmuz'da şu cevabı veriyorlar:
"Sayın okurumuz! Gazetemizle verilen promosyonlardan sadece basılı
yayınları satın alan okurlar faydalanabilmektedir. Online gazete
abonelikleri ise sadece gazete ve eklerini kapsamaktadır."
Promosyon? Kitap Ekinin promosyon olduğu nerede görülmüş? Zaten
İstanbul ve Ankara dışına dağıtılmayan bir ekten söz ediyoruz. Bir
de onu E-Gazeteye koymamak nedir?
Bence bu en hafif tabirle tembelliktir.
Uygulamayı indirdiğinizde ve incelediğinizde zaten görüyorsunuz.
Menüler karışık, tanıtım yazısı sorunlu, site uzun süredir
güncellenmemiş vs...
Gecikmeden elden geçirmekte yarar var.
Sabah dünyanın her yerinde okurları olan bir gazete. Bulundukları
yerler nedeniyle bu okurların hepsine basılı yayınlar ulaşmıyor.
Onları kitap ekinden mahrum etmeyelim.
***
Sosyal medya bu işe yaramaz!
Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de uzun yıllar gazetecilik, gazete
yöneticiliği yapmış bir meslektaşımızın şu minvaldeki bir
açıklamasını okudum: 'Haberin doğruluğundan emin olmadığım için
tweet atmakla yetindim, gazetede yayımlamadım.'
Gazetecilerin sosyal medyayı ne kadar yanlış anladıklarına ve
kullandıklarına dair güzel bir örnek... Maalesef pek çok
meslektaşımız aynı hatayı yapıyor.
Gazetecilik bu değildir arkadaşlar! Gazetecinin hakikatle ve
doğrulukla ilişkisi gazete sayfalarıyla sınırlı değildir. Sosyal
medyada yaptığımız paylaşımlar da bizi temsil eder.
Bu yüzden gazetede yayımlayamayacağınız hiçbir haber ve söylentiyi
başka mecralarda da yayımlamamanız en doğrusudur.
***