Hepimiz bir aileye ve topluma doğuyoruz. Zaman içinde bulunduğumuz çevrenin kültürel kodlarıyla şekilleniyoruz. Ailemiz ilim muhitinin parçasıysa, dünyaya açtığımız pencere de oradan ışık alıyor. Siyaset ya da ticarete meyilli bir ailede yetişmişsek, dünyaya başka bir pencereden bakıyoruz. Memur bir ailenin çocuğu ile çiftçi bir ailenin yetiştirdiği insanın zihinsel kodları birbirine benzemiyor. Sufi meşrep bir muhitte yetişen bireyin din algısı, fıkıh temelli yaklaşımdan daha farklı dini pratiklerle kültüre karışıyor.
Birey, ailenin genel eğilimlerini benimsesin ya da benimsemesin,
diline yerleşmiş bir kelimeden, olaylara verdiği tepkiden, o
kültürel izi bir şekilde taşıyor. Ailenin değer yargıları, mesleki,
düşünsel ve etnik mensubiyeti bilinçaltında bir şekilde yer ediyor.
Etnik ve bölgesel meselelerle meşgul bir aşiret reisinin evinde
yetişen gencin güç ilişkilerini yorumlayış biçimi daha farklı
oluyor mesela. Elbette tüm bunlar, bireyin kendi özgür iradesini,
kendini inşa hakkını yok saymak anlamına gelmez. Hatta aileden
gelen kimlik aidiyetlerinin bireyin dünyasında zıt tepkiler
doğurduğunu dahi görebiliyoruz. Yaşamın rotası başka yönlere
çevrilebiliyor. Fakat her durumda hiçbir insan yok ki, içine
doğduğu aileden ve yetiştiği toplumdan etkilenmemiş olsun.
İnsanın kendini tanımak için sorduğu sorunların cevaplarının bir
kısmı aile tarihinin gizli odalarında olabiliyor. Bunun için
geçmişin koridorlarında biraz dolaşmak gerek. Elbette bir aile
büyüğüyle...
Sözlü tarih çalışması, bu yönüyle hepimiz için kişisel bir kültür
arkeolojisi aslında. Bir nevi sıradan insanın tarihini yazmak.
Bunun için elimizin altında bir defter, bir kalem, bir kayıt cihazı
ve bir fotoğraf makinesi olsun, yeter! Zaten akıllı telefonlar
artık tüm bu işlevleri bir arada bulunduruyor.
Geniş aile şeceresini çıkarıp, mülakat yapılabilecek kadar sağlıklı
aile büyüklerini tespitle işe başlayabiliriz. Konuştuğumuz kişinin
belli bir alanın uzmanı olması gerekmiyor. Bilimsel, sistematik
bilgi akışı da beklenmiyor zaten ondan. Bütün mesele, geçmiş
üzerine konuşmayı biraz sevmesi. Sorgulamayan, yargılamayan, sadece
hikâyeyi biraz detaylandıracak teşvik edici sorularla sohbeti
genişletebiliriz.