"Zaten aktör dediğin nedir ki?
Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş
seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulur gider. Olsa olsa
eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız.
Görooorum, hepiniz gardoroba koşmaya hazırlanıorsunuz.
Birazdan teatro bomboş kalacak. Ama teatro işte o zaman yaşamaya
başlar.
Çünkü Satenik'in bir şarkısı şu perdelere takılı kalmıştır. Benim
bir tiradım şu pervaza sinmiştir. Hıranuş'la Virginia'nın bir
dialogu eski kostümlerden birinin yırtığına sığınmıştır. İşte bu
hatıralar o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı
halinde sahneye dökülürler.
Artık kendimiz yoğuz.
Seyircilerimiz de kalmadı. Ama repliklerimiz fısıldaşır dururlar
sabaha kadar. Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine
kaçışır...