Zarfın üzerinde "Okunmuştur" yazıyordu, bir de damga
vardı...
Böyle damgalı mektuplar hapishanelerden yollanır genelde.. Açıp
okudum.. Öyle.. Bir mahkûm mektubu.. Kutlu K. Mektupta tam imza
var, ama ben kısalttım. Okurken nasıl duygulandım..
Sonunda sizinle paylaşmaya karar verdim..
Bence tam bir "Pazar Yazısı"ydı.. Hem Türkçesi, hem ifadesi, hem de
içeriğiyle..
Aynen sunuyorum..
Sevgili Ağabey,
Birkaç yıldır bu yazıyı size mail atmak istiyordum ama kısmet
bugüneymiş.
Yazıyı neden mi kaleme aldım?.
Hayatıma ailem dışında ışık tutan, yön veren iki kişiye teşekkür
etmek istedim de ondan..
Sizinle tanışmamız 1994 yılına uzanıyor.
O yıl Miss Europe güzellik yarışması ülkemizde yapılıyordu.
Yarışmadan iki gün evvel güzellerin de katılımı ile Hilton Otel'de
Show Tv'nin, yeni yayın dönemi tanıtımı vardı. Orada tanışmıştık
sizinle.
Ben Psikoloji öğrenimi için bulunduğum ABD'den yaz tatili için
gelmiştim. Siz o zaman 55, ben 20 yaşımda idim.
İlişkilerimde hoyrat davranıyor, sevmiş olsam da, bir türlü
sevdiğimi söyleyemiyor, bu yüzden ilişkilerim bitiyor, mutlu
olamıyordum.
O gece sohbetimiz öyle bir gelişti ki..
Siz Amerikalı eşinizle ayrıldıktan sonra onu havaalanına bırakırken
aranızda geçen diyaloğu naklettiniz. Holly'nin size "Seni seviyorum
demekten çekinme" deyişini anlattınız. Dönüşte kediniz Zeytin'e
kadar sevdiğiniz her varlığa 'Seni seviyorum' diye bağırdığınızı
anlatınca, ben de kısa bir süre sonra annemden başlayarak herkese
sevdiğimi söyleyebildim.
Sadece bunu başarabilmem bile ömrüm boyunca size minnet duymamı
sağladı.
Sonra bir kitabınızda "Eylül, Marmaris ve..." yazınızı okudum.
Yazınızda erkeklere, biraz anlayışlı olmalarını, kızlara, fazla naz
yapmamalarını tavsiye ediyordunuz. "Belki de kaçırdığınız
hayatınızın aşkıdır" diyordunuz..
Bu tavsiyenize de uydum ve ikili ilişkilerimde genelde mutlu
oldum.
Size teşekkürümü o zaman Ortaköy'de Ertekin Bey'in cafesinde
yapmıştım ama, bir kez daha o gün ısmarladığınız kahve ve
öğütleriniz için sonsuz teşekkürler ediyorum, şimdi..
Yazılarınızla hayatıma hep yön verdiniz. Mesela köşe yazılarınızı
takip ederken, klasik müziği, baleyi sevdim.
Daha sonra kendim de gördüm, yaşadım da, Hollanda'da insanların
sabaha karşı 04.00'te, kimse yokken bile kırmızı ışıkta durduğunu
ve asıl medeniyetin bu olduğunu yazdığınızda, trafik ışıklarında
gece yarılarında dahi durdum.