Serdar Biliş.. Ebru Kara..
Bu iki ismi duymuşsanız eğer şaşarım.. Eğer bu ikisi, İstanbul'da
değil de, mesela Londra'da, mesela New York'ta yapsalardı bu
işleri, şimdi bütün İngiltere, Amerika onlardan bahsediyor
olurdu.
Çünkü en büyük gazetelerde tam sayfa röportajları birbiri ardına
yayınlanıyor, her gece bir başka kanalda talk şovlara konuk
oluyorlardı..
Bizde..
Bizde kimselerin haberi yok.. Çünkü bu ülkede, kimse kimseyi
kandırmasın, Kültür ve Sanat Medyası yok.. Magazin medyası
yok..
Çünkü bu ülkede Tiyatro denen tarihin en eski sanatına, üstelik
benim Anadolu'mun sahillerinde doğmuş, gelişmiş Tiyatro'ya medyam
gözlerini yummuş..
Açın bakın magazin sayfalarını, hepsi ama hepsi, ayni ajanstan,
ayni kaynaktan gelen ayni resim ve yazılarla, on para etmez işler
yapıp sayfa doldurmayı marifet sanıyorlar..
İşte en yeni örnek..
Dilara Gönder.. Gerçek bir televizyon yıldızı.. Harika işler yaptı,
işe spor spikerliği ile girip, olağanüstü kırmızı halı
röportajlarıyla ilerledi. Sonra, müthiş, hem de ne müthiş bir
belgesel diziye el attı.. "Zor İşler.."
Bu ülkede, ödüller adam gibi verilse, Zor İşler'le hiçbiri
yarışamazdı. Son işi, göz yaşartacak kadar güzeldi..
"Yeter ki İste!."
Engellileri anlatıyordu Dilara.. Ama acındırarak, duygu sömürüsü
yaparak değil.. Başaran, zafer kazanan Engellileri ekrana
getiriyor, örnek gösteriyordu.. Engelliler için nerdeyse hiçbir
şeyin yapılmadığı (Yapılanlara kanmayın, göstermeliktir..) bir
ülkede hem de ne başarılara, kendi savaşları, inançları,
yenilmezlikleri ile ulaşmış, hepimize gıpta ettiren engellileri
tanıtıyordu bize.. En çok da engellilere.. "Siz de yapabilirsiniz"
diyordu.
Bu sütunda kaç kere söz ettim, bu Amerika'da olsa televizyonların
kapışacağı süper stardan.. Peki başka gazete, başka yazar yazdı
mı?.
Tıss.. Magazin basını için, üstelik ikoncan dediklerinin hepsine
beş basar güzelliği olduğu halde, Dilara diye biri yoktu..
Ne zamana kadar?.
Perşembe günü baktım, bütün ama bütün gazetelerin magazin
sayfalarında, eklerinde baş haber, Dilara!.. Gazetenin birinci
sayfasından anons edilerek, sütun sütun resimleriyle..
Niye?.
Cem Yılmaz'la yemeğe çıkmış. Yemek dediysem, bir ortak dostlarının
doğum günü falan..
Kuzey Kore o gün hidrojen bombası patlatmış, dünyayı sarsmıştı, o
gün. Bizim medyanın umurunda değildi, Kim Jong-un'un
bombası..
"Dilara Bombası" patlatmışlardı onlar..
Gazetecilikten anladığımız bu..
Ebru ile Serdar'ı yazacaktım, daha başlayamadım bile.. Öyle dertli,
öyle doluyum ki.. Şimdi sorun o Magazin ustalarına..
"Efendim millet ilgilenmiyor ki.. Biz ne tiraj, ne reyting
yapıyorsa onun peşinden gitmek zorundayız.. Ekmek parası.."
Yalan!.. Palavra.. En aptal bahane..
Girin bakalım İstanbul Şehir Tiyatroları'nın sitesine..
ibb.gov.tr
Girin bakalım Devlet Tiyatroları'nın sitesine..
devtiyatro.gov.tr
Ocak ayı programlarını tıklayın..
Serdar'ın yönettiği 12. Gece ve Ebru'nun sahneye koyduğu Erkek
Arkadaş'ın tüm gecelerinin altında kırmızı harflerle "Biletler
Tükendi" yazısını okuyacaksınız.
Haldun Taner'in Sersem Koca'nın Kurnaz Karısı için de durum ayni..
"Biletler tükendi.."
İki yıldır oynayan Profesyoneller.. Biletler tükendi.. İkinci
Dereceden İşsizlik.. Biletler tükendi.. Hamlet Makinesi.. Biletler
tükendi..