Benim gibi Yankı ekibinden yetişme, sevgili kardeşim Can
Dündar aradı.. "Ağbi haberler kötü.. Hastanede doktorları 'Son
günlerini yaşıyor. Hiç umut yok' dediler. Böyle bir haberi sana
vermek istemezdik ama, onun gibi bir gazetecilik anıtını minik bir
haberle vermek istemediğimizden, hazırlık kararı aldık. Eski bir
Cumhuriyetçi olarak, mesleğe başladığın yıllarda tanıdığın Cüneyt
Ağabey hakkında bir şeyler söylemek ister misin?."
Batıda bu işler böyle yapılır.. Sağlığı, ya da yaşı dolayısı ile
özellikle riskli durumda olanlar için, yazılar, belgeseller
hazırlanır. Sık sık güncelleştirilir.
Acı haber geldiğinde, gerçek iletişim kurumu hazırdır.
Bakın, geçen hafta Süleyman Demirel'i kaybettik. Yaşlıydı ve
ağır hastaydı. Hastanedeydi bir aydır. Haberi veren bir gazete, ya
da bir televizyonda, o gün bir "Süleyman Demirel" yazısı, ya da
belgeseli gördünüz mü?.
Günler sonra diziler yazıldı güzel. Belgeseller gösterildi,
harika.. Ama gazetecilik, bunları o gün yapmak, öncelik
almaktı..
Bana söyler misiniz, hangi televizyon?. Hangi gazete!..
Cumhuriyet Gazetesi "Çınarımızı yitirdik" sürmanşeti ile çıktı
dün..
Köşe yazarları Can Dündar, Hikmet Çetinkaya, Mustafa Balbay,
Aydın Engin Cüneyt Ağabeyi (Arcayürek) yazmışlardı. Üç de eski
Cumhuriyetçi konuk yazar..