Sabah kahvemi yudumlayarak gazetemi okuyorum..
Mehmet Barlas'ın başlığı "Sanki yeni bir dünya savaşının
eşiğindeyiz." Salona geçtim. Ntv'ye dokundum.
"Dolar güne 4.13'ten başladı" yazıyor ekranda kocaman kocaman..
Alt yazılarını okuyorum.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi acil toplanmıştı ya, Suriye
için. Amerikan tasarısını Rusya, Rus tasarısını da Amerika veto
etmiş. Yani çözüm yok. Az sonra bir alt yazı daha geçti.. "Mazot'a
17 kuruş zam bekleniyor." Şimdi Mehmet Barlas'tan başlayarak
saydıklarımın tümü birbiriyle ilişkili..İşareti de bir gün evvel
Başbakan Yardımcısı Bozdağ vermişti.
"Suriye, Amerika ve Rusya bilek güreşine kurban edilmemeli"
diye..
O bilek güreşine aslında sadece Suriye değil, Türkiye de kurban
oluyor.. Hem de milyonlarca Suriyeli'yi barındırmak için milyarlar
harcayan Türkiye'nin insanları..Doların, ona bağlı mazotun artışı,
hemen sebze ve meyve fiyatlarına yansıyor.
Tarladan pazara, meyve sebze maliyetinin yüzde 10'u, yakıt.. Salı
yemeklerini onun Arnavutköy'deki bahçesinde yediğimiz 40 yıllık
dostum İsmet'e sordum. Ülkenin en önemli üretici ve içe, dışa
satıcılarından Kolaylar Şirketi'nin patronu.
Mazota 17 kuruş zam, "Bu hafta pazar fileleri biraz daha pahalı
dolacak" demek yani..
Bozdağ'ın işaret ettiği bilek güreşi Mehmet Barlas'ın sorusunu
gündeme getiriyor. "Üçüncü Dünya Savaşı kapıda mı?." Bu soru tüm
dünyada dolar artışına sebep oluyor. Dolar artınca da, yakıt
fiyatları füze..
Peki bu bilek güreşinin sebebi ne?.
Amerika, durup dururken yarattığı Irak savaşı ile oraya yerleşti.
Sonra Deaş ortaya çıkınca (Kim çıkardı acaba?. Sakın Taliban'ı
Afganistan'a bela edip, o bahane ile oraya yerleşen Amerika
olmasın?.) bu defa Suriye'ye de el attı.
Oysa Suriye'de asıl Rusya'nın gözü var.
Esad'la işbirliği yaparsa, ona destek olma karşılığında, hem
Akdeniz sahillerinde deniz, hem de içerlerde hava üslerine sahip
olabilirdi.
Yaptı ve oldu da..
Irak'ta Kürtleri destekleyen Amerika bu defa Suriye Kürtlerini
arkasına aldı. Irak güçlerini Batı'ya yayarak Münbiç'e kadar
geldi.
Türkiye'nin durumu ilginç.
En uzun sınırımız Suriye ile olan. Bu sınır, örtülü PKK güçlerinin
eline geçerse, ülke güvenliği tehlikeye girer.
Türkiye, yurt dışı Afrin harekatını, yanına Esad'a isyan eden
güçlerden oluşan Özgür Suriye Ordusu'nu (ÖSO) alarak başlattı.
Esadcı Rusya, Türkiye'yi destekledi. Çünkü PKK ve yandaşları
Türkiye- Suriye sınırını ele geçirirlerse, bu Amerika'nın bölgeyi
kontrole alması demekti. Oysa Suriye dedik ya, Rusya'nın Akdeniz'e
açılmasıydı.
Şimdi garabete bakar mısınız?.
Esad'ı devirmeye kesin kararlı Türkiye, Esad'a isyan eden ÖSO'yu
yanına alarak, PKK ve uzantıları ile savaşırken, Esad yanlısı
Rusya'dan destek görüyor. Öte yandan, NATO müttefiki Amerika, bu
savaşta, Türkiye'nin yanında değil, terör örgütleriyle beraber.
Çünkü bölgede Rus egemenliği istemiyor.
Amacı tek hâkim olmak.
Şimdi bu kadar karışık bir "Oyun" gördünüz mü?.
Kim kiminle beraber?. Kim kime karşı söyler misiniz?.
Şimdi bu karambol içinde Türkiye'nin durumunu düşünün?.
"Düşünün" derken, Yunanistan'dan haberler geliyor.
Yunan politikacıları her bahane ile Türkiye'ye ve Türklere
saldırmaya başladılar..
Niye?.
"Türkiye Orta Doğu'dan sorunlar yaşıyor. Biz de bu arada kendimize
pay çıkaralım..
İç politikada oy toplarız.
Dış politikada da belki elimize bir şeyler geçer.." Peki
Yunanistan'ın bunu tek başına yapması mümkün mü?.
Tarihe bakın?.
1919'da onları kim saldırtmıştı Anadolu'ya?.
İngilizler!.
Peki Orta Doğu petrollerinde en çok gözü ve payı olan ülke kimdi,
Osmanlı toprakları paylaştırılır ve orda yeni devletler kurulurken,
Orta Doğu satrancı oynayan kimdi?. Lawrence, kimin casusuydu?.
Peki, Amerika ve Rusya Orta Doğu üzerinde bilek güreşi yaparken
İngilizler nerde?. Ortada yok.. İngiltere buna tahammül edebilir
mi?.
Yunanistan'ı üzerimize salmak, Orta Doğu'yu yeniden Uluslararası
Sorun haline getirmek, sonra çözüm masasında yer alıp pay kapmak,
klasik İngiliz Politikası değil mi?.
Kafanız karıştı değil mi?.
"Şimdi ne olacak, peki" diye soruyorsunuz değil mi?.
Olacağı şu..
Pazar fileniz bu hafta biraz daha pahalı dolacak..
Gelecek hafta biraz daha..