Gazete olmaktan çıktık farkında mısınız?.. "Ölüm haberleri"
bülteni gibi yayınlanıyoruz.. Sabah en büyük keyfimdi, gazetemi
masaya yayıp, kahvemi yudumlamak..
Şimdi manşetinden başlıyor, ölümler.. Sayfanın altı ölümler..
Çevirmeye başlıyorsun.. İç sayfalarda ölümler..
Unutmuştuk, yeniden ortaya çıktı, Şehitler.. Her gün yenileri..
Sonra boğulmalar.. Sonra her zaman başımıza musallat, bela trafik
terörü.. Sonra hiç eksilmeyen iş kazaları.. Sonra cinayetler..
Maganda cinayetleri.. Düğünde makinalı boşaltmak da
hortladı..
Yahu ne kadar yoğunlaştı, ölümler..
Çocukken Abdi Bey'in Milliyet'inde Halit Ağbi'nin (Kıvanç) tercüme
ettiği, herkesin bayıldığı Hoş Memo tefrika edilirdi. O romanda
başında bir uğursuz bulutla dolaşan bir adam vardı, gittiği her
köye felaket götüren..
O bulut tepemize demir attı sanki..
Bu kadar yoğun "Ölüm" haberi okuduğumu hatırlamıyorum..
..Ve de yazdığımı..
Dostlar da öyle üst üste gider oldular ki, yazmaya
yetişemiyorum..
Pazartesi iki yazdım. Salı iki daha yazdım, tam çıkarken Yasemin
önüme, Mülkiyeliler Birliği'nden gelen maili koydu.
"1961 mezunlarımızdan Sevgili Hocamız Alaeddin Asna vefat
etmiştir" diye.. Dondum kaldım.. Elim gitmedi
yazamadım..
Nasıl gitsin..