Benim balık hafızalı medyam unuttu bile.. Araya giren Bayram..
Seçim kampanyaları, hafta sonu seçimler.. Ardından tabii seçim
sonrası.. Güvenim kendime inanmıyorum ama bugüne dek zerre
ilgilenmediğim, ne yazar ne de okur olarak hiç kullanmadığım Sosyal
Medya'da..
Zaten benim medyam ve onun pek çok köşe yazarı, haberleri ve
yazıları için sosyal medyayı izliyor.. Haber kaynağı sosyal medya..
Fikir kaynağı gene sosyal medya.. Eeee!.. İşin içinde "Tık sayısı"
var ya..
Ayakları kesilmiş bir minik köpeğin o bitkin, o fersiz, o son defa
kapanmak üzere olan bakışları sosyal medyada yayınlanınca, yer
yerinden oynadı..
Hayır, Hayvansever olmaya gerek yok. "İnsan olmak" yeterli, o resme
bakıp hem de nasıl duygulanmak ve isyan etmek için..
Öyle de oldu..
Terörden her gün şehitler verilen, karayolları hele bayramda
kanlara boyanan ülkemde bir minik köpeğin minik fotoğrafı tüm
kalpleri titretti..
Bahçemde neşeyle mama kaplarına, sütlerine ve oyuncaklarına
koşuşturan altı kedi yavrusunu seyrederken bile, gözümün önüne,
kesik patileri pamuklarla sarılmış o minik köpeğin hayata son
bakışları geldi tatil boyu..
Bu ülkede hayvanlara sahip olacak yasalar hâlâ çıkmadı. Tasarı
hazırlandı, Meclis'e verildi, o bile gündeme alınmadı, kadük
kaldı.
Çoktan çağ dışı kalmış bir yasa ile, evcil, yabani hayvanları
korumak mümkün değil..
Diyeceksiniz ki "Yasa olsa ne olacak?. İşte Trafik yasaları..
Bayramda gördünüz uyan var mı?."
Ama düşünün.. O yasadaki cezalar bir avuç kişiyi bile korkutsa kâr
değil mi?. Bir de yasayı harfiyen uygularsan, uygulandığını herkes
görürse..
Sosyal medyaya çağrım bugünler için değil tabii..
Dünya Kupası'nı bile geride bırakan Seçim Gündemi'nde "Hayvan
Hakları Yasası"nı gündeme getirmek suya yazı yazmak gibi olur..
Seçimler yapılacak.. Yeni Meclis açılacak.. İşte o zaman düğmeye
basacağız. İşte o zaman, o kesik pamuk elleri ve mahzun bakışları
ile o minik köpeğin resimleri sosyal medyayı sallayacak.. Sarsacak.
Gazeteler o zaman yeniden manşetler yapacak, köşe yazarları o zaman
"Haydi Milletvekilleri.. Artık zamanı geldi. Çıkarın bakalım şu
yasayı" diyecekler..
O zaman havaya kurşun atmayacağız. O zaman Meclis'e yön veren
tartışmalar yapacağız..
Evcil ama evi olmayan hayvanlar sokaklarda mı yaşayacaklar, yoksa
tüm uygar ülkelerde olduğu gibi pırıl pırıl barınaklarda mı?.
Başlarında veterinerleri, bakıcıları, saatinde verilen mamalarıyla
neşe içinde mi oynayacaklar, yoksa sokak sefaletine devam mı
edecekler, onu yazacak yasa önce.. Sonra da sahipli sahipsiz, evcil
vahşi tüm hayvanlara karşı işlenecek suçlar sıralanacak. Sonra bu
suçlara cezalar..
Kanunsuz suç ve ceza olmaz çünkü.. Buna dikkat!.
Cezalar belirlenirken amaç suçun bedelini ödetmek değil, "Önlemek"
olacak.
Olursa o zaman biz de uygar bir yasaya sahip olacağız. O zaman
minik, o isimsiz yavru boşu boşuna ölmemiş olacak..