"Sevgili Hıncal Beyciğim, Tekrar tekrar çok teşekkür ederim.
İnşallah hep birlikte Sıtkı Bey'in de ruhunu şad edecek nice güzel
işler yapacağız. Bizim takımı nasıl heyecanlandırdığınızı bir
bilseniz...
Selamlar, saygılar, hayırlı geceler...
Nabi Avcı"
Geçen hafta sonu, Sıtkı Usta'nın beni gezdirip, gösterdiği ve
anlattığı Frigya Vadisi ve Kütahya izlenimlerini o yılların
heyecanı ve coşkusu içinde size nakletmeye karar vermiştim. Kültür
Bakanımız Nabi Avcı'nın Sıtkı Usta Müzesi'ni açmak için gittiği
Kütahya'da gördüğü Aizanoi kazısı için "Hazine" dediğini mutlulukla
öğrenince, işe tam da o Antik Anadolu kentini anlatan bölümle
başlamıştım.
Ertesi gün, Kültür Bakanı Nabi Hocam'dan, işte bu mesaj düştü
telefonuma..
Nasıl ama nasıl coştum, anlatamam..
Sıtkı Usta'nın altı yıl önce bıraktığı bayrak artık emin
ellerde.. Siz benim yerimde olun da coşmayın
bakalım..
Bu hafta sonu, Nabi Hocamın "Bizim Takım" dediklerime bir parça
daha yardımcı olmak için, 2001 yazılarından alıntılara devam
ediyorum.
Ben mi kendimden utanayım.. Devlet mi utansın.. Kültür
Bakanlığı, Turizm Bakanlığı mı?. Yoksa Kütahyalılar, Kütahya'nın
yerel yöneticileri mi?..
Böyle bir hazine elimizde ve haberimiz yok..
Ha-be-ri-miz yok!..
Bu ne ayıptır..
Bu ne utançtır..
Ve de bu ne ahmaklıktır!..
Bu Kütahya Amerika'nın elinde olsaydı mesela.. Bunun binde,
milyonda biri ile neler yaptıklarını biliyorum da, Türkiye'nin tüm
dış borçlarını öderdik, pazarlayıp..
"Yok" yok, Kütahya'da.. Yok, yok!..
Ve de kimsenin haberi yok!..
Yuh kere yuh bize..