Pazar akşamı öfke içinde yatağa girerken, sabah kalkınca
yazacağım yazının başlığını bulmuştum bile..
"Burak Elmas, hocanı da al
git!."
Sabah kalktım. Gazeteler gelene dek maçı bir daha, soğukkanlı
düşündüm..
Bir daha düşündüm.. Ve.. ve başlığım yukarıdaki gibi oldu..
"Galatasaray'da çözüm, sabır!..
Maçın ikinci yarısının ortasına gelinirken ve Galatasaray 1-0
galipken, etraftaki hepsi Galatasaraylı arkadaşlara, "Ben
beraberliğe razıyım, çünkü bu maçı Trabzon
kazanacak" demiştim.
Öfkemin sebebi oydu.. Ben maçı okurken, hem de ne destanlarla
getirilen Hoca nasıl boş bakıyor ve müdahale edemiyordu?.
Mesela, Galatasaray'ın bir stoperi Marcao, son
maçların "hata" anıtıydı. Geçen maç, bir havadan,
bir yerden ıska geçmiş, bir de basit çalım yemişti. Hepsinin sonu
gol. 3 hata, 3 gol.. Nelson deneni ise, topa en
saçma sapan, gelişigüzel vuran adamdı.. Ve bu iki stoperle, kaleci
Fatih, kendi altı pası içinde paslaşarak oyun
başlatıyordu, pres yapan Trabzon önünde.....