Başakşehir-Fenerbahçe maçının son düdüğü çalınca, bizim evde
maçı izleyenlerin sevincini görmeliydiniz. Ekibin üç Fenerlisinden
üçü de yoktu o gece.. Muzo, Can ve Cengiz orada olmayınca,
kızdıracak kimse de olmadı, tabii.
Bizimkiler ekrana yansıyan Galatasaray kutlamalarını izlediler bir
süre.. Florya'da, Taksim'de toplanmalar başlarken, birinin aklına
geldi.. "Şu Fenerbahçe TV'yi açalım, bakalım onlar ne yapıyor"
dedi.
Açtık. Gördüğümüz sahneyi aynen anlatıyorum.
Bir büyük cam tasın içinde yarısına kadar su var. İçine bir yumurta
düşüyor. Dibe vuruyor ve suyun içine yumurtanın tam da kanarya
sarısı içi dağılırken, ekrana şu yazı biniyor.. "Derinliğini
bilmediğiniz sulara balıklama atlamayın."
Sonra o satır siliniyor, devamı geliyor..
"Boynunuz kırılabilir. Felç olabilirsiniz!."
Köşede de Fenerbahçe armasıyla..
İnanılır gibi değil, tesadüfün böylesi..
Salonda kopan kahkahayı tahmin edebiliyorsunuz sanırım..
Ben biraz farklı, acı acı güldüm..
Çünkü Galatasaray'a bayram yaptıran o Dördüncü Yıldızı
taktıranların başında, derinliğini bilmediği suya kişisel
ihtirasları uğruna balıklama dalan Fenerbahçe Başkanı
geliyordu.
Bir sene evvel, beş hafta kala şampiyon olan takımın hocasını kovan
ve yerine, kendi emir kulu İsmail Kartal'ı getiren Aziz
Yıldırım!..
Hesaplarına göre, görünen köy kılavuz istemiyordu. Dördüncü Yıldız
nasılsa çantada keklikti. Mustafa Denizli'nin, Aykut
Kocaman'ın, Ersun Yanal'ın şampiyonluklarına "Sen mi yaptın" diye
sahip çıkan Yıldırım, bu defa o kadarcık paylaşma da istemiyordu.
Hepsi onun olmalıydı. Çünkü, o Fenerbahçe demekti.