Dilerim kalıcı, dilerim geleneksel olur.. Günlerdir gazetemde ve
Günaydın ekimizde izliyorsunuz.
"Sabah Yıldızları, Kültür ve Sanat Ödülleri" dağıtım töreni, hafta
başında pazartesi gecesi Sait Halim Paşa Yalısı gibi muhteşem bir
mekânda yapıldı.
O gece orada olmayı ne kadar istedim bilemezsiniz..
Üstelik o gece sahneye çıkmaya da gönüllü oldum.. Hem de iki
kere..
Adı "Bay Sinema" olan, Türk sinemasının temelini kazan ve üzerine
gökdelen diken sevgili dostum, Türker Ağabeyime (İnanoğlu) ödülünü
vermek için, bir..
İkincisi.. Türk Tiyatrosu'na hizmetleri kitaplara sığmayacak bir
başka Kültür ve Sanat Anıtı Gencay Gürün'e de ödülünü sunmayı hayal
etmiştim.
Bu iki muhteşem insana "Yaşam Boyu Onur Ödülleri"ni uzatmak benim
hayatımın en büyük ödülü, en unutulmaz gecesi olacaktı..
Hatta utanmasam "Muammer Sun Teğmenime Müzik Dalındaki Yaşam Boyu
Onur Ödülü'nü de ben sunayım" diyecektim, şımarık çocuklar
gibi..
Ama kader işte..
Üzerinde konuşulmaya bile değmez hale gelen Türkiye Futbol Ligi'nin
sonucu önceden bilinen ve hatta ilan edilen bir maçını Federasyon
getirip o geceye koydu.
Ertesi gün aSpor'da defalarca "Üzerinde konuşulmaya değmez" ilan
ettiğimiz ligi konuşacaktık. Güya Şampiyonluk düğümüydü de..
Kahrolarak evde Tv başında kaldım. Aklım Sait Halim Paşa'da
kahrolarak, o maçtan başka her şey rezilliği izledim.
Sonra da günlerce Sabah'ta ve Günaydın'da o efsane geceyi izlerken,
bir daha, on daha kahroldum..
Bu, işin benim için acı yanı..
Ama öte yanda Sabah için bir "Zafer Gecesi" var..
Sabah Yıldızları Kültür ve Sanat Ödülleri'ni planlayanlardan
uygulayanlara herkesi, ama herkesi yürekten kutluyorum.
1990'dan beri devamlı yazıyorum bu gazeteye.. İnanın bir Sabah
mensubu olmaktan bu kadar gurur duyduğum bir günüm olmamıştı.
Bir defa Ödül Dalları çok iyi belirlenmiş.
Sinema, Müzik, Görsel Sanatlar, Edebiyat, Tiyatro.
Bu dallarda ödül verilecek alt dallar da çok çok iyi belirlenmiş.
En güzeli ne bilir misiniz?.
Kimse dile getirmedi. Belki dikkat bile edilmedi.
İlk defa bir Sanat Ödülü'nde Kadın Erkek Ayrımı yapılmadı. "En iyi
kadın", "En iyi erkek" denmeden, "En İyi Sanatçı" seçildi.
İkincisi..
İlk defa, Kültür ve Sanata katkıda bulunan Kurumlar'ın asıl teşvik
edilmesi gereği düşünüldü. Onlar için Ödüller ihdas edildi.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne ödül verecek bir dal düşünebiliyor
musunuz?.
Ya da İstanbul Modern Sanat Müzesi'ne.. Bu müzeyi dünya çapında
yapan Oya kardeşim (Eczacıbaşı) ne mutlu olmuştur.
Ya İş Sanat!. Müziğin her türünü dünya çapında solist konuklarıyla
yıllar boyu bize izleten İş Sanat!.
Ödül ihdas etmek ve dağıtmaktan önemlisi, seçimlerin doğru ve haklı
olduğuna kamuoyunu inandırmaktır.
Bunu sağlayan da "Seçiciler"in, yani Jüri'nin inandırıcı olmasıdır.
Anketlerle seçilenleri burda saymıyorum. Orda sempatiler, mesela
bir okul seçiyorsa, orda Ödül Törenine gelip aralarında olmasını
istedikleri ünlüler ön plana çıkar. Onlar popüler kültür
seçimleridir.
Gerçek sanat ödülleri, gerçek jürilerden oluşur. O sanat dalı ile
ilgili Kültürü ve uzmanlığına inanılan ve tarafsızlığına güvenilen
isimler, dağıtılan ödülü değerli kılar.
Sabah Yıldızları Jürileri'ni kimler oluşturdu ise, asıl onları
alkışlamak, asıl onlara ödül vermek gerekir.. Listeleri önüme
koyduklarında "Bravo" dediğimi hatırlıyorum.
Saçma sapan jüriler yüzünden çöken, artık gazetelere haber bile
olamayan ne ödüller hatırlıyorum da..
Ne muhteşem başlatmıştı, Haldun Dormen "Afife Ödülleri"ni,
hatırlayın. Tv'ler yayınlar, sanat çevrelerinde Oscar gibi
beklenirdi. Adaylar açıklanınca başlardı heyecan.
Korhan Abay'ın açış konuşmaları bile birinci sayfadan sütunlarla
haber olurdu.
Sonra saçma sapan jürilerin kör değneğini beller gibi, belli
kurumlara ödül yığıp, gerçek sanat kurumlarına kıskançlık başta
kişisel sebeplerle boykot uygulamaları yüzünden, koca Afife ufaldı,
ufaldı, tek sütun haberlere döndü. Ben yıllardır adımımı atmıyor,
adını da anmıyorum.
Sabah Yıldızları, her yıl bu kadar doğru jüriler seçer, bu kadar
doğru seçimler yaparsa, gelenekselleşir ve inanın TV'lerden naklen
yayınlanan bir Oscar gecesine dönüşür.
Sabah'ımı yürekten kutluyorum.