Üstat Radi Dikici, Bizans tarihinin önde gelen skandallarından
"dayı-yeğen" aşkını bu hafta tamamlıyor.
Eylül ortalarında aile Blachernae Sarayı'ndan geri dönmüştü.
Martina ile Heraklius'un ilişkileri sürüyordu ama etraftan fark
eden olmamıştı. Bir akşam yine bir fırsat yakalamış, Heraklius'un
dairesinde buluşmuşlardı.
"Heraklius artık bu gizliliğe son vermeliyiz. Çünkü zannederim
hamileyim, adet günüm gecikti. On beş gündür bekliyorum ama bir
sonuç yok. Hekimlere de gidemiyorum."
"Bu harika bir haber," dedi, Heraklius. "Hafta sonunda ailemizi
imparatorluk bölümünde akşam yemeğine çağıracağım ve durumu
açıklayacağım. Ama önce Patrik Sergius'un iznini almamız gerekecek.
Onları ikna etmek zor olacak ama kimse beni kararımdan
caydıramayacak.".
Ertesi gün başmabeyinci bizzat Ayasofya'ya giderek Patrik Sergius'a
öğleden sonra imparatorun kendisini ziyarete geleceği haberini
verdi.
Patrik saat tam üçte gelen imparatoru kapıda karşıladı.
"Majesteleri uzun bir süredir görüşememiştik... Ziyaretiniz bizim
için mutluluk vesilesi oldu."
"Teşekkür ederim Sergius. Ziyaretimin nedeni hem Ayasofya'nın
durumunu görüşmek hem de sana bir konuyu danışmak ve de iznini
almak içindir."
"Majesteleri bu, uzun zamandır hiçbir şey yapılamayan kilisemiz
için hayati önem taşımaktadır. Ümit ederim ki diğer konuda size
yardımcı olurum."
"İçeri girerken Ayasofya'yı gözden geçirdim. Bu ulu kilisemizin
birkaç köşesinde oluşan oldukça derin çatlaklar dikkatimi çekti.
Gönderdiğiniz raporların hepsini okudum ve size hak verdim.
Görevlendirdiğim mimarbaşı da aynen sizin raporda belirttiğiniz
gibi, kilisenin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu
bildirdi."
Patrik Sergius yaklaşık bir senedir bu konuda uzun uğraşlar verdiği
halde izin alamamıştı. "Anlaşıldı," dedi içinden. "Kesin, imparator
bir konuda köşeye sıkıştı, yardımıma ihtiyacı var."