Yaşasın Boğaziçim benim.. İyi ki varsın.. İyi ki bu gençleri
böyle bir ortamda, böylesi geniş bir vizyonda yetiştirip ülkeme
kazandırıyorsun.
Üniversite, seçtiğiniz fakülte, okuduğunuz dersler ve okutan
hocalardır, tamam.. Ama iş bunlarla bitmez. Bunlar, en uzak Anadolu
kentinde de vardır, dünyanın en büyük ülkesinin en büyük
üniversitesinde de.. İkisinin arasındaki farkı asıl yaratan
Kampüs'tür. Bana sorarsanız, Üniversite, kampüstür. O kampüste
yaşadıklarınız, gördükleriniz, içine girip hayatınıza
kattıklarınızdır asıl Üniversite..
Kampüs asıl, öğrencilerin ders saatleri dışındaki yaşamlarıdır.
Öğrenci kulüplerinin etkinlikleridir. Üniversite yönetimlerinin
ders dışı sosyal faaliyetlere katkıları, destekleridir.
İşte bu yüzden Boğaziçim benim, içinde tek saat okumadığım
Boğaziçim büyük, çok büyüktür. Bu yüzden "Dünyanın En İyi
Üniversiteleri" listesindedir..
Çarşamba gecesi yaşadığım "Rüya Alemi" Boğaziçi
Üniversitesi'ndeydi..
Tam 21 yıldır bu üniversitede, her sezon, her sömestr, her çarşamba
gecesi düzenlenen Klasik Müzik Konserleri 2018 Bahar Sezonu'nun
açılışı vardı. Aralıktan beri hasrettik. Koşarak gittim..
21 yıldır, bitmez tükenmez azim ve inatla, bu konserleri düzenleyen
Evin Hocam, Albert Long Hall'in girişindeydi. 21 yıl önce birkaç
sırayla başlarken ordaydım. Şimdi kapıdan içeri zor girdim.. 21
yılda 200 bin seyirci.. Binlerce sanatçı.. Salonun iki misli
nerdeyse insan vardı kapının dışında sadece..
"İşte benim Boğaziçim" dedim, merdivenleri o sıkışıklıkta güç bela
çıkarken..