Yıllar önce tatil için Belçika'ya gitmiştim. Sevgili Ahmet'in
(Kışlalı) kızı Dolunay, Brüksel'de fevkalade popüler olan bir Türk
Lokantası açmıştı.
Brüksel, Avrupa Birliği'nin merkezi olmuştu.
Kendisini birleştirmeyi başaramayan Belçika'nın başkenti şimdi
Avrupa Birliği'ni sağlayacaktı bakar mısınız?.
Flamanlar ve Vallonlar vardı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra
kurulan bu yapay devlette. Flamanlar, Felemenklilerden geliyorlar
ve kendi dillerini konuşuyorlardı. Vallonlar ise, Fransız
kökenliydi ve dilleri Fransızca'ydı..
Ülkede iki ırk, iki dil vardı, resmi.
Daha evvel maçlar dolayısıyla gittiğim ve goblen işlemeleri dışında
görecek ve anlatacak pek şey bulamadığım Brüksel'de sıkıldığım için
civarı gezmeye karar verdim..
O sırada bizim takımların maçları sayesinde adını öğrendiğim Brüj
kenti çok yakındı. Dolunay "Oraya gidince sakın Brüj deme.. Aynen
yazıldığı gibi Brugge diye oku" dedi. "Fanatik bir Flamana çatarsan
başın derde girebilir.."
Yol boyu iki yandaki yön levhalarına bakıyorum. Hepsi iki dilde..
Yukarda Flaman aşağıda Fransızca..
Şehre geldim. Meydanda güzel bir kafe var, kaldırımda oturdum..
Garson geldi..
Üç beş kelime Fransızcam var ya..
"Une cola s'ilvous plait" dedim. "Bir Cola lütfen.."
Adam bana biraz sert, uzaydan gelmişim gibi baktı. Öyle duruyor.. O
zaman ampul yandı. Herif Fransızca konuşmama kızdı. Anlamazdan
geliyor.. Yahu "Cola" dedim bir defa.. Uganda'da bile anlarlar.
Herif öküz gibi bakıyor..
"Cola please" dedim, İngilizce.. Yumuşadı. Gitti getirdi.
Döndüm Dolunay'a anlattım başıma gelenleri..
"Belçika'nın sonu karanlık. Bunlar birbirlerinden o kadar nefret
ediyorlar ki, ülke her an bölünebilir" dedi..
Şimdi Belçika'nın Türkler aleyhine konuşan ve Türkçenin
yasaklanmasını isteyen hem de Eşit Haklar Bakanı Zuhal Demir, işte
bu Flaman ırkçılarının aşırı sağ milliyetçi partisinden.
Flaman aşırı ırkçılarının milletvekili, bir Türk düşünebiliyor
musunuz?.
Sayıları hayli fazla olan Türklerin oylarını Vallonlara kaptırmamak
için almışlar belli.. Zuhal de koltuk koruma yalakalığının
doruklarında, aslını inkâr ediyor.
Alenen, resmen, "Türkler benliklerini unutsunlar" diyor. Bunun yolu
da dinlerinden ve dillerinden vazgeçmeleri. "Müslümanlık ve Türkçe
yasaklansın" diyor, utanmadan, sıkılmadan..
Okullarda öğleden sonraları isteyenler için Türk Hocalar Türkçe
ders veriyorlar.
"Bu dersler yasaklanmalı" diyor.. Ülke okullarında ayni şekilde
öğleden sonraları İbranice ve Lehçe dersler de verilirken onları
görmezden gelerek. Onun derdi kendi kanı, kendi ana dili ile
sadece..
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, hem de Diyarbakır'da, onu
dinleyen Kürt asıllı çoğunluğa "Türkçe ne kadar kıymetliyse,
anadiliniz Kürtçe o kadar değerlidir" diye haykırırken, bu "Sözde"
Türk, bu terbiyesiz kadın, hem de bölünmüş, hem de iki ayrı dil
konuşan Belçika'da yaşayan Türklerin ana dillerini unutmalarını,
Belçika'ya entegre olmalarını istiyor.
Bunu Almanya, Fransa ırkçıları dese anlarım.. "Almanca, Fransızca
konuşsun" herkes derler a...
Sen Terbiyesiz Zuhal!. Türkçeyi unutsun istediğin Türkler,
Belçika'da nece konuşacaklar peki?.
Belçikaca diye bir dil yok.. Flaman mı olacaklar senin gibi, yoksa
Vallon mu?.
Flamanca mı konuşacaklar, Fransızca mı?.
Sen daha onu çözememişsin.. Sen ve senin gibi ırkçı (!) faşolar
Belçika'yı parçalanma aşamasına getirmişsiniz. Ülke üçe bölünmüş.
Vallon bölgesi. Flaman bölgesi ve sadece Brüksel'den ibaret serbest
bölge.. Bu perişan haritada, bu 2. Dünya Savaşı'nı kazananlar
tarafından kurulan sahte devlette, Türkler ne olsun
istiyorsun?.
Senin gibi Flaman mı?. Yoksa bukalemun gibi, hangi bölgede iş
buluyor, yaşıyorlarsa, ondan mı?.
Aynaya bak da söyle terbiyesiz kadın!.
Senin gibi asıllarını inkâr eden haramzadeler olsun istiyorsan,
oradaki Türkler, hangisini seçecekler, Ana Dili bile olmayan
ülkende?.
Hangisinden Utanmaz Yalaka?.