Ne güzel, ne insanın içini ısıtan bir haberdi, Kanal D Ana
Haberin salı gecesi yaptığı.. Uzun aradan sonra, İstanbul
sokaklarına dönen bekçilerin ilk gecesinden görüntüler
sahnelemişti, muhabir ve kameraman onlarla beraber dolaşıp..
Pencerelerde, kapı önlerinde ev kadınları.. Bekçilere el
sallıyorlar.. Kapı önlerinde oturanlar da.. Hepsi memnun.. Hepsi
keyifli.. İçlerinde "Onlara çay veririz" diyenler de var..
Çocukluğumdan gençliğime, ne günlere döndürdü beni o
görüntüler..
Bekçi, mahalle demekti.. Bugün siteler, rezidanslarla unuttuğumuz,
hele sosyal medyadan sonra iyice kendi yalnızlığımızda boğulunca
iyice yok ettiğimiz mahalle kültürünü, "Bekçi Baba" dediğimiz sevgi
ve güven simgesiyle hatırlamak ne iyi geldi bana..
"Demek İstanbul sadece benim yaşadığım yer değil.. Demek uzaklarda
bir yerlerde hâlâ mahalleler var" dedim, o görüntüleri özlemle
izlerken.
Polisten çok farklıydı bekçi..
O yıllar çocukları "Polis" diye korkuturlardı mesela.. "Doktor,
iğneci" diye korkuttukları gibi.. Ama bekçi, adının sonuna
eklendiği gibi "Baba"ydı..
Uyku arasında onların düdük seslerini duymak, güvendi..
İstanbul sokakları oysa son yıllarda iyice güvensiz olmuştu, sadece
bekçileri değil, polisleri de görüntüden çektikleri için.. Hele ara
sokakları..
Hep söylerim, İstanbul'un son kayda değer polis müdürüydü Hasan
Özdemir.. En bela yerlere Amerikan, İngiliz usulü polis devriyeleri
çıkarmıştı. Her gün tabancaların patladığı Ortaköy'e.. Suçun kol
gezdiği Beyoğlu'na düzeni öyle getirmişti. Trafik polisini de her
yerde görür olmuştuk.
Sonra silindiler.. Ordaki simitçi polismiş.. İş işten geçtikten
sonra, simitçi ne işe yarayacak?. Beni ambülansa yüklemeye mi?.
Bugünkü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu göreve "Polisi görünür
yapacağız" diyerek başladı.
İşte "Bekçilerin dönüşü" o ilkenin ilk ve önemli uygulaması..
Hırsızlıklar arttı. Geçen bir haber bülteninde vardı. Ayni marketi
dört defa soymuşlar mesela..
Gece yarısı evine dönen genç kız, ara sokakta saldırıya uğradı
mesela.. Örnek bin..
Şimdi o ıssız, suça davetiye çıkaran sokaklarda devlet olacak..
Durmadan gelen düdük sesleri, devletin o sokaklarda dolaştığını
kötü niyetlilere hep hatırlatacak..
Bu güzel bir şey değil mi, şimdi?.
Ama daha uygulama başlamadan "Bekçi sistemi, devlet terörü estirmek
için dönüyor" demek, bir peşin hükme dayalı damgayı basmak ne
oluyor?.
Tamam muhalifsin. Olma hakkın da var ve ben o hakkı savunurum.. Ama
"Her şeye muhalif" olursan, daha dereyi görmeden paçayı sıvar
saldırırsan, etkini kaybedersin. Doğru, haklı eleştirine de
aldırmazlar.. "O kafa her şeye muhalif zaten" derler..
Yapmayın dostlarım!.
Hoş geldiniz Sevgili Bekçilerim..
Bizim mahalleye de beklerim.. Bahçemde sizleri ağırlamak nasıl
mutlu edecek beni bilseniz!..