Yıllar yıllar önce, Baba Yılmaz, Ordu Milli Basketbol Takımı
kaptanı, sonra Önce gazetesinde, benim spor servisinde basketbol
yazarıydı.. Gündüz Tekinonay'ın ağbisi, bugünün ünlüsü Güntekin
Onay'ın amcası Yılmaz Tekin Onay, TRT Televizyonu "Siyaset Dışı
Yayınlar" program müdürü olunca "Sil Baştan" diye bir yarışma
programına başlamıştı.. Ben sunuyordum. O programda, keşfedip
televizyona aldığı Eczacılık Fakültesi öğrencisi bir genci de bana
asistan olarak görevlendirmişti, Baba Yılmaz!.
O müthiş becerikli delikanlı sonra pop şarkıcısı "Attila Atasoy"
diye ünlendi. Son yıllarda da ortadan kayboldu.. Bir röportajda
okudum.. Meğer dünyayı gezermiş.. "Yolun düşerse bana da uğra o
zaman" diye yazdım ya geçenlerde..
Elinde bir kitap, bir CD ile gelmez mi?.
İkisinin de adı "Düş Peşime.."
"Niye öyle emir kipi gibi" dedim, "Bunların adları?."
"Şarkının sözlerine bak" dedi..
Baktım.
"İçindeki çocuk büyümesin, diyorsan
Gönlündeki gençlik solmasın, diyorsan
Hayatın her rengine yol almak, istiyorsan
Haydi bakalım, düş peşime,
Düş peşime, düş peşindeysen..."
Yahu tam da bana hitap ediyormuş meğer, eski asistanım..
"İçindeki çocuk büyümesin isteyen.." ben!..
"Gönlündeki gençlik solmasın diyen" ben!..
"Hayatın her rengine yol almak isteyen" ben!.
Hele hele "Düş peşinde olan" tam da ben..
Kim değil ki..
Bize diyor işte, bizim Gezgin "Düş peşime" diye..
"Turistik yerlere gitmedim" diye anlattı..
"Oxford Caddesi'ne, Şanzelize'ye, Times Square'a değil, gitmesi en
zor, hatta tehlikeli yerlere gittim" dedi..