Bahar Feyzan, gazeteci, televizyoncu ve yazar bir arkadaşım.
Faşizmden kaçan ama İstanbul'a kabul edilmeyen Yahudileri anlattığı
Struma adlı ilk romanı çok olumlu yankılar aldı. Şimdi komünizmden
kaçan ama bu defa İstanbul'a yerleşmelerine izin verilen Beyaz
Rusları anlatan bir roman hazırlıyor. Belgesel romancılık kolay
değil.. Zorlu araştırmalar gerektiriyor..
Zaman zaman bir araya geldikleri bir gurubu varmış. Bu gurup bayram
öncesi, Fethiye Pastoral Vadi'de bir organizasyon düzenlemiş.
Doğada bir hafta.. Saf doğa. Salt doğa.. Hiçbir iletişim aracı
yok.. Gurubun ortak konuları, hayat ve edebiyat.. Doğal
olarak bir aradayken onları konuşacaklar. Yalnızken de doğa ile baş
başa kalacaklar. Hiçbir iletişim araçları olmadığı için de zorunlu
olarak, doğayı yaşayacaklar..
Bahar'ı dinlediğim gece uyumadan önce, daldım, 70'li yıllara
gittim.. Holly ile birlikte, bela bir tatil yapacak parayı güç bela
denkleştirebilmiştik. O zaman Antalya sahillerinde, yani Türk
Rivierasında sadece bir İtalyan Tatil Köyü vardı. Waltur!. Tekti..
Genelde dış turizme hizmet ediyor, yerli turist pek istemiyordu. Bu
yüzden de pahalıydı. Holly, Ankara'daki Amerikan askerlerinin
çocukları için kurulan High School'da çalıştığı için, yerleri ordan
ayarlamıştı zaten..
Gittiğimde köyün kurallarına şaştım.. Radyo, televizyon, gazete
yasaktı. Cep telefonu zaten yoktu o devirde..