Dr. Banu Çiftçi, en sevdiğim dostlarımdandır..
Onun bitmez tükenmez insan sevgisine hayranımdır da ondan
belki..
Bu ülkenin önde gelen Kadın/ Doğum uzmanlarından biridir.
Yüzlerce çocuğun dünyaya gelmesini sağlamıştır ama ona yetmez..
Kaç defa, Afrika'ya gitti. Öyle başkentlere falan değil, balta
girmemiş, beyaz insan görmemiş ücra köylerine.. Oraya "Tıp"
götürdü.
Hayır.. Bir defalık değil.. İmece ile büyük barakalar inşa etti,
köylülerle..
Orada kurs açtı, ebeler yetiştirdi..
Afrika'nın en büyük derdi susuzluk..
Yardımlar topladı.. Kaç tane su kuyusu açtırdı.. Neler neler..
Yaptığı en sevdiğim, en bayıldığım şeylerden birinin resmi
köşemde..
Can kardeşim Kadın Doğum Doktoru Banu Çiftçi, doğumuna
yardım ettiği çocukları her 10 Kasım'da Dolmabahçe'ye Atatürk'e
götürür. Yurt dışında olacağı için bu defa erken götürdü. İşte Banu
ve "Çocukları" Dolmabahçe'de.. Yaşa benim doktorum!.
Banu, çocuklarını (Doğumuna yardım ettiklerine "Çocuklarım" der)
"İş bitti. Ortaklık tamam" deyip unutmaz.. Ne mi yapar?.
Her 10 Kasım'da onları toplar, kırmızı beyaz, bayrak renkli
tişörtler giydirir ve Dolmabahçe'ye, Ata'nın "Son odası"nı ziyarete
götürür.
"Saldım çayıra, mevlam kayıra" değildir işi, yani..
Atatürkçü çocuklar yetiştirmek için çırpınır. Her Atatürkçü
çocukla, ölümsüz Ata'nın bir daha, bin daha, milyon daha
yaşayacağına inanır.
Bu yıl, 10 Kasım'da uluslararası kongresi vardı. Erkene aldı. 104
çocuğuyla gitti Dolmabahçe'ye..
Ben de 10 Kasım'ı çocuklarla anacağım. Onun için gidiyorum asıl
Ankara'ya..
Serpil'in torunu, ailemizin göz bebeği Kü...