Ak Parti iktidara geldiğinde laiklik elden gidiyor teranesiyle
siyaset yapıyorlardı...
Baktılar ki laiklik elden gitmiyor, 'eksen kayması' martavalıyla
devam ettiler… (Bir ara Malezyalılaşıyorduk yahu!..)
Sonra AB ile müzakereler yeniden canlandı, bizim eksen de Batı'ya
kaydı!..
Ama her ne kadar Batı'ya kaymış olsak da, müzakereler AK Parti'ye,
yani iktidardaki partiye kapatma davası açılmasına engel olamadı...
(çağdaş demokrasi, AB normları, özgürlükler, müzakere..vs, hiçbiri
işe yaramadı...)
Ama müzakere önemli... (Bir de istikşafi görüşmeler!..)
Bugün bizim sıyrıklar; 'AB ile müzakereler' durdurulamaz' diyor...
(Dile kolay 53 yıldır devam ediyor.., hemen durmaz tabii...)
AP ise; müzakerelerin dondurulması yönünde tavsiye kararı
aldı...
Türkiye düşmanı kim varsa; PKK'lı, FETÖ'cü, terörist..vs, kucağında
besleyen AB, böyle Türkiye istemiyormuş...
Onca zaman biz girmek istedik de ne oldu sanki?!..
1980'de darbe olmuş ilişkiler geçici süre dondurulmuş, sonra
müzakerelere yeniden başlamışız...
28 Şubatta post modern darbe olmuş, müzakereler etkilenmemiş aynen
devam etmişiz...
Gezi provakasyonunda endişelenmişler, çapulcularla müzakere
etmemizi istemişler...
15 Temmuz'da ne olduğunu anlamamışlar...
Ama müzakereler, Türkiye'deki demokrasiyi güçlendirme yönünde devam
etmiş!..
Ne demişler;
“FETÖ'cüleri, HDP'lileri, PKK'lıları, casusluk yapan gazetecileri
rahat bırakın... PYD ile çatışmayın, İdamı konuşmayın, Lozan'ı
tartışmayın!..”
Bunları yapmazsanız müzakereler askıya alınır diyorlar...
Bunları yapsak bizi alacaklar ya!.. (Şimdiye kadar 35 fasıldan biri
açılmıştı, belki bir fasıl daha açılır!.. Bu gidişle 50 yıl içinde
AB'ye gireriz... Dediklerini yaptıktan sonra Türkiye diye bir ülke
kalırsa tabii...)
Velhasıl, en makbul müzakere, en uzun olanı...
Müzakerelerin devam etmesi önemliymiş...