Haddini aşan, cana mala, hak ve hürriyete zarar veren, ülkenin
birlik, bütünlük ve bağımsızlığını tehlikeye atan kim ve kimler
olursa olsun meşru devlet onları engellemek ve hak ettikleri cezayı
vermekle yükümlüdür. Halihazırda darbeye teşebbüs eden Fetöcüler,
PKK ve IŞİD haddi aşan ve bu büyük suları işleyen örgütlerdir.
Devlet mücadele ediyor, muvafık ve muhalif şahıslar da yapılanları
tenkit ve kendilerince daha uygun olanı teklif ediyorlar. Bunu iyi
niyetle, millet ve memleketin iyiliği için yapanlara düşünceleri
isabetsiz olsa da teşekkür etmek gerekiyor. Kinlerini, şahsi
menfaatlerini, içyüzlerini suret-i haktan görünen ama yıkıcı olan
tenkitleriyle gizleyenler ise insafa davet edilmeli, söz ve
davranışları kale alınmamalı ve insafa gelmeyip suç işliyorlarsa,
devlete meydan okuyor, terörü cesaretlendiriyorlarsa cezasını
görmelidirler.
İyi niyetli diye kabul ettiğimiz tenkitler arasında şu da var:
“Yapılan tasfiyeler sinekleri öldürmektir ve başarılı olamaz,
bunları üreten bataklık kurutulmazsa yine ürerler…”
Kısa ve uzun vadeli, acil olan ve olmayan, birkaç aşamalı olanın
birincisi mahiyetindeki tedbirlere bu hatalı yaklaşım bizde mutad
hale gelmiştir; bu yaklaşımda ısrar edenler gerekli ve yapılmakta
olanı itibardan düşürür, zayıflatırlar, ama iyi hesaplanmış,
etraflı araştırılmış, etkili olacağı kuvvetle umulan bir başka
tedbiri de ortaya koyamazlar.
İşin doğrusu konumuz olan “terörü önleme” faaliyetinde devlete
sızmış ve ifsatlarına devam etmekte veya etmeleri kuvvetle muhtemel
olanların derhal tasfiye edilmeleridir (buna teşbih olarak
sineklerin imhası diyelim). Bu tasfiye yapılırken artık meşhur olan
ifade ile “kurunun yanında yaşın da yanmaması” için azami gayret
gösterilmelidir.
Bataklığın kurutulması (uzun vadeli, nihai aşama, acilden sonra
gelen tedbir) ne olmalıdır?