Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Seyyid Kutub’un ıslahat programında tekfir ve şiddet yoktur

Seyyid hapihanede ıslahat programına son şeklini verirken yanında İhvan'dan yalnızca iki kişi; Muhammed Yusuf Hevâş ve Muhammed Zühdî Selman kalmış, diğerleri başka cezaevlerine gönderilmişlerdi....

06 Ekim 2016 | 1.002 okunma

Seyyid hapihanede ıslahat programına son şeklini verirken yanında İhvan'dan yalnızca iki kişi; Muhammed Yusuf Hevâş ve Muhammed Zühdî Selman kalmış, diğerleri başka cezaevlerine gönderilmişlerdi. İkincisinin bilgi ve tecrübesi sınırlı olduğu için Seyyid daha çok M. Yusuf ile hapishanede yedi yıl karşılıklı konuşarak, tartışarak hedef ve programını -raporunda açıkladığı üzere- şu şekilde oluşturdu (Bak. Limâ-zâ A'demûnî s. 26-29):
1. İslam'ın bugün karşı karşıya olduğu durum inanç, bilgisizlik, İslamî ahlak ve değerlerden uzaklık bakımından, ilk geldiği durum gibidir. İslam düzeni ve şeriatından uzaklaşma yanında bir menfi durum da gerçek İslam'a davetin karşısındaki haçlı ve siyonist sömürgeci teşkilatların kurduğu tuzaklar ve her vasıtayı kullanarak koydukları engellerdir.
2. Yerel islamî hareketler farkında olmadan yerel siyasi hareketler ve talepler ile meşgul oluyor, asıl hedefi ihmal ediyorlar. Yine bu yerel hareketler, halkın İslam inancından ne kadar uzaklaştıklarını görmezden gelerek hükümetlerden, İslam şeriat ve düzeninin uygulanmasını istiyorlar.
3. Bu durumda yapılacak şey işe tabandan başlamak, önce insanların kafa ve kalplerinde sahih İslam bilgi ve imanını ihya etmek ve bunu kabul eden insanları aynı çerçevede eğitmektir.
4. İktidarı ele geçirerek İslam düzenini topluma dayatmak yol değildir; önce insanlar eğitilecek, onlar sahih bir İslam bilgisi, imanı ve şuuruna kavuştuktan sonra kendileri İslam düzenine talip olacaklar ve işte o zaman düzen değişecektir.
5. Uzunca vadeli eğitim ve öğretim programı uygulanırken hareketin saldırılardan korunması, 1948 ve 1957 de İhvan'ın başına gelenlerin, keza Pakistan'daki Cemâat-i İslamiyye'ye yapılanların bir daha olmaması için hem İslam iman ve ahlakı hem de koruma/savunma vazifesi bakımından sahih ve yeterli eğitim almış fedailerden oluşan bir koruma birliğine/birliklerine ihtiyaç olacaktır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Birliğe çağrı 19 Mayıs 2024 | 269 Okunma Köle ve cariye meselesi 12 Mayıs 2024 | 2.620 Okunma İslâm’da kadının değeri üzerine 05 Mayıs 2024 | 540 Okunma Niçin Diyanet 28 Nisan 2024 | 2.936 Okunma Tebliğ mi temsil mi? 21 Nisan 2024 | 309 Okunma