Kendilerinden hep iyilik gördüğü iktidara ve millete nankörlük
eden, önce ülkenin içinde ve dışında “iktidarı haksız karalama, öz
değerlerimiz ile mücadele eden cihetlerle işbirliği ve onları
destekleme, ülkenin aleyhine olan algı operasyonları…” gibi zararlı
faaliyetler yürüten, sonra da milleti, milletin topuyla, tüfeğiyle,
tankıyla, uçağıyla vuran bir örgüt var karşımızda.
Sayın Cumhurbaşkanımız'ın sıkça tekrarladığı “ibadet, ticaret ve
hıyanet” katmanlarından birinci ve ikinci katta bulunanların,
yukarıda sıraladığım hıyanet fiiller başladıktan sonra da yerlerini
korumuş ve desteklerine devam etmişlerse masum sayılmaları
beklenemez. Ülkemize, dinimize ve milletimize büyük zararlar veren,
büyük mal ve can kaybına mal olan mel'un ve meş'um kalkışma
Allah'ın yardımı ve başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere cesur ve
fedâkâr emniyet güçleri, askerler ve sivil halkın gayretleri
sayesinde başarısız kılındı. Bu ülkeye bunca kötülüğü yapanlar ile
onları desteklemeye devam edenlerin bu suçu bir daha işleyemeyecek
hale getirilmeleri (caydırıcı cezalar çekmeleri, mahrumiyetlere
katlanmaları) adalettir, zulüm değildir. Problem ve zorluk ise
suçluyu suçsuzdan, kusurluyu kusursuzdan ayırmakla ilgilidir.
Bize ve başkalarına intikal eden pek çok yakınma, paralel örgütle
hiç alakası (iltisakı, irtibatı) olmadığı veya örgütü, başta
iktidar olmak üzere hemen herkesin bir ölçüde desteklediği günlerde
yardımda bulunsa da sonradan yardımını kesmiş olduğu halde suçlanıp
takibata uğrayanlara ait. Sebep olarak da şu maddeler üzerinde
duruluyor: 1. Tespit edilen kriterlerden bir kısmının bu sonucu