İslâm dininde ve kültüründe rahip ve ruhbanlık (dünyayı, aile
hayatını terketmiş, kendini dine ve mabet hizmetine vermiş bir din
adamları sınıfı) yoktur. Bir Müslüman fert hem dünya hayatını
-dinin emir ve yasaklarına uyarak- yaşar, hem de ibadetini yapar,
imamlık, müezzinlik, vâizlik, müftülük gibi dini hizmetleri yerine
getirir. İmam örneğinden hareket edersek o bile, Hristiyanlık'taki
manada “din adamı” değildir; çünkü imam olsun, cemaat olsun bütün
Müslümanlar, dünya hayatlarını da Allah'ın buyruklarına göre
yaşamaya çalışırlar. Bugün bazı dini görevlerin meslek haline
gelmiş olması, bu görevlerin aksamasını önlemek zaruretine dayalı
olarak sonradan icad edilmiştir. Aslında ibadet olan dini
görevlerin ücretsiz olarak ifa edilmesi, bu görevler yüzünden
maişetini kazanamayacak olanların geçimlerinin ise devletçe
sağlanması gerekir.
İslâm kültüründe hoca vardır. Hoca din öğreticisi ve eğiticisidir;
evlenir, aile kurar, halktan ayrı bir sınıf teşkil etmez. Allah
Resulü (s.a.) hayatta iken O'nun emri ile din eğitim ve öğretimi
başlamış, bilenler bilmeyenlere öğretmiş, hocalık etmişlerdir. Bu
bilen, öğreten ve eğiten kimselerin unvanı önce okuyanlar mânâsında
“kurrâ”, bilenler mânâsında “ulema”, dini anlayanlar ve anlatanlar
mânâsında “fukahâ”, Müslümanların dinî meselelerini delillerinden
çıkarıp açıklayanlar mânâsında “müctehidûn” olmuş, sonra da her
Müslüman kavim kendi dilinde bu mânâyı ifade eden kelimeler
bulmuşlardır. Müslüman Türk kavimlerinin bu mânâda kullandıkları
kelimelerden biri de hocadır.